Gazetemiz Köşe Yazarı Çağlar Atmaca'nın 'SAHİ NE OLDU FETÖ? -2-' adlı köşe yazısı.
445 Emniyet Personeli İhraç Edildi!
Türk – Arap Düşmanlığını Kim Körüklüyor?
22 Ekim’de aynı başlıkla bir yazı yazmış ve FETÖ ile mücadelenin yetersiz yapıldığını aklım aldığınca anlatmaya gayret etmiştim. O tarihte yazdığım yazının son kısmında “Bu terör örgütü yeniden canavara dönüşür” ifadelerini açık seçik ifade etmiştim.
Yazımda örgüt üyelerinin yeterince cezalandırılmadığını, ticareten ve siyaseten yükselmek için Pensilvanya’ya gidenlerin siyasi ve ticari güçlerinin olduğu gibi devam ettiğinin altını çizmiştim.
FETÖ mağdurlarının ise mağduriyetlerinin giderilmediğini isim vererek, örneklendirerek anlatmıştım.
Yazının üzerinden çok bir zaman geçmedi. Ancak Türkiye’de yaşanan birçok olay bana “Paralel Dönem Türkiye’sini” hatırlattı.
Birinci Bölüm; 445 Emniyet Personeli İhraç Edildi!
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, (henüz bir hafta önce) 445 emniyet personelinin FETÖ iltisaklı olmaları nedeniyle ihraç edildiğini açıkladı. Aslında Sahi Ne Oldu FETÖ? Başlıklı yazımda da bahsettiğim olay tam da buydu. Düşüncelerim, FETÖ’nün hücre yapılarının varlığını koruduğu ve ticari ağlarının varlığını sürdürdüğü yönündeydi.
Mesela bu 445 emniyet mensubunun hangi birimlerde görev yaptıkları çok önemli benim için. İstihbarat, KOM, TEM gibi stratejik noktalarda görevli olanlar var mı çok merak ediyorum. 15 Temmuz sonrasında bu isimler hangi birimlerde, hangi operasyonlarda görevler aldılar, bence aşırı stratejik bir öneme sahip! Şayet alelade görevlerde değil de bu tür önemli birimlerde görev yapanlar varsa o birimlerde yapılan operasyonlar ve çalışmaların tek tek incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bizler gazetecileriz. Önemli birimlerde görev yapan polislerin yüzlerini tanırız. Gerek operasyon fotoğraflarından gerek emniyet ve adliye süreçlerinde suçlulara eşlik ettiklerinden, giydikleri yeleklerden hangi polis hangi birimde görev yapar biliriz. FETÖ ile mücadelenin en ciddi yapıldığı süreçte (15 Temmuz sonrası) en bilinen kadro fetöcülerin ellerine kelepçe takan polisleri bugün aynı birimlerde göremiyoruz. EYT nedeniyle emekli mi oldular? Tayin mi oldular? Bilmiyoruz, bunu bilmekte bizim görevimiz değil zaten. Ancak eğer pasivize edilmişlerse, FETÖ intikam mı alıyor? Sorusuyla her Türk vatandaşı kadar ilgilenmek durumundayız. Çünkü bu sorunla ilgilenmeyince (Ergenekon, Balyoz, Sarıkız Operasyonları dönemleri gibi) 15 Temmuz gibi geceler yaşıyoruz. Yani söz konusu “Vatan” oluyor.
İkinci Bölüm; Türk – Arap Düşmanlığını Kim Körüklüyor?
Ben FETÖ’nün boş durduğuna inanmıyorum. Yeniden bir yapılanma içerisinde olduklarını varsayıyorum. Türkiye’de son zamanlarda yaşanan kaos ortamını gördükçe “Acaba FETÖ eli mi?” Sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum.
Türkiye’de siyaset ve spor ortamı her zaman çok gergindi. Ancak her geçen gün bu gerginlik artıyor. Özellikle futbolda yaşanan gerginlik mide bulandırır seviyelere ulaşmış durumda.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi hakkında bylock iddiaları gün be gün ortada duruyor. Bu iddialar karşısında eski HSK Başkanı Metin Yandırmaz dahi şaşkınlığını gizleyemiyor. Büyükekşi döneminde Hakem dövülüyor, ligler süresiz erteleniyor, maç sırasında sahadan bir takım çekiliyor ve Süper Kupa finali uluslararası kriz ile oynanmıyor.
Gel de provokasyon arama!
Özellikle Süper Kupa olayını çok manidar buluyorum. Milyonlarca dolar bütçesi olan futbol için komik sayılabilecek rakamlar nedeniyle finalin, Suudi Arabistan’da oynanmasına karar veriliyor. Cumhuriyet’in 100. Yılında Türkiye’de oynanmaması aşırı bir tepkiye neden oluyor. Buna karşın TFF geri adım atmıyor. Güya piar çalışması için Finali satın alan Arabistan tarafında da ilginç şeyler yaşanıyor. Arabistan’da yapılan tanıtımlarda dünyaca tanınan Dzeko ve İcardi yerine yalnızca Türkiye’de tanınan Ferdi ve Kerem’in fotoğrafları kullanılıyor. Sanki finalin çok dikkat çekmesi istenilmiyor. Maç günü ise İstiklal Marşı, Atatürk tişörtleri ve Atatürk sözleri nedeniyle kriz ortamı oluşuyor. Sonuç olarak final maçı yapılmıyor ve kulüplerimiz yurda dönüyor.
Mesela Abdulkadir Selvi, teröristbaşı Fetullah Gülen’le fotoğrafları ortada olan bir gazeteci. Süper Kupa olayını alıyor ve Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un üzerine yıkmaya çalışıyor. Birileri, hakkında bylock iddiası olan Mehmet Büyükekşi’yi aklamaya çalışıyor. Aklama girişiminde bulunanlarında FETÖ ile boy boy fotoğrafları ortada duruyor.
O gece Türkiye’de inanılmaz seviyelerde Arap düşmanlığı kabarıyor. Hemen arkasından bazı tarikatlar İstanbul’da Filistin’e destek yürüyüşü organize ediyorlar. Henüz 12 Şehidimizin yasını tutarken, yüz binlerce insan Şehitlere Rahmet Filistin’e destek yürüyüşü yapıyor. Sonrası yaşananlar herkesin malumu! Bu kadar tahrik üzerine bu olayların yaşanması ne kadar kötü olsa da bence hiç şaşırtıcı değil!
Bir Türk Milliyetçisi, Galatasaraylı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yazıyorum bu satırları. Fahrettin Paşa, Cemal Paşa hayranı Atatürkçü bir gazeteci olarak kaleme alıyorum bu yazıyı. Üstelik sığınmacı karşıtı, özellikle Suudiler olmak üzere Arap Milletlerinden de pek haz etmeyen bir Türk olarak ifade ediyorum tüm bunları. Türkiye’de bir kaos ortamı aranıyor. Ülkemize çokça alınan sığınmacılardan ve onlara duyulan kızgınlıktan kaynaklı olsa gerek, bu kaos ortamı Türk – Arap etnik kökenleri üzerinden körüklenmeye çalışılıyor. Ve yaşanan her olayın öznesinde hep FETÖ ile bir şekilde bağı olduğu iddia edilen isimler yer alıyor.
Şimdi tekrar soruyorum; Sahi Ne Oldu FETÖ?
İnlerine kadar inip yok mu ettik? Yoksa varlıkları cezalarını çekmiş(!) bir şekilde devam mı ediyor?