Öztürk, yangınların yalnızca doğal afet olmadığını belirterek, kasten yangın çıkaranlara ve anız yakanlara yönelik cezaların artırılmasını teklif etti. Ayrıca, yangın öncesi eğitim, teknolojik takip sistemleri, yerel halkın aktif katılımı, yangın söndürme ekipman ve personel kapasitesinin artırılması gibi çok yönlü önlemler önerdi.
Kanun teklifinde, yangınla mücadele sırasında hayatını kaybedenlerin “şehit” sayılması ve yangın sonrası ekolojik dengenin yeniden kurulmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması da yer aldı. Milletvekili Öztürk, “Ormanlarımızı korumak sadece bugünün değil, geleceğin de sorumluluğudur” dedi.
MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün TBMM’ye sunduğu kanun teklifi şöyle;
“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifim, ekte gerekçesi ile birlikte sunulmaktadır. Gereğini saygılarımla arz ederim. 03.07.2025
Av. Halil ÖZTÜRK Kırıkkale Milletvekili
Genel Gerekçe Son yıllarda küresel bir sorun olan iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği küresel ısınma, kuraklık ve ekstrem hava olaylarının orman yangınlarının sıklığını, şiddetini ve yanan alan büyüklüğünü önemli ölçüde artırdığı bir gerçektir.
Küresel ısınma neticesinde dünyadaki ortalama sıcaklığın 1850-1900’den 2011-2020’e kadar 1,1 derece artması bunun en büyük nedenlerindendir. Küresel ısınma seviyelerinin yükselmesiyle daha önce yangın rejimine dahil olmamış
orman alanlarında görülen yangınların sayı ve alan bazında sıklığının artmaya başlaması ve buna bağlı olarak yangına hassas alan miktarının genişlemesi bu soruna kayıtsız kalınmaması için en büyük sebeptir.
Orman yangınlarının temelde insan kaynaklı oluşması ve meteorolojik anomalilerle afet boyutuna ulaşması, yangınla mücadelede katılımcı yönetimi gerekli kılmaktadır. Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadelede tüm paydaşların sorunları değerlendirdiği, ortak ve uygulanabilir kararları aldığı ve uyguladığı bir yönetim-organizasyon disiplinin eksikliği
hissedilmektedir.
Zaman zaman “mega” ya da “engin yangınlar” olarak da adlandırılan aslında afet boyutuna ulaşmış aşırı büyük yangınlar; orman, mera, yabanıl alanlar veya kırsal-kentsel ara yüzlerinde gelişen yangınları tanımlamak için kullanılmaktadır. Ayrıca yaygın olarak patlayıcı madde etkisi göstermek suretiyle ilerleyen, çok büyük, yoğun ve kontrol edilemeyen yangınlardır.
Bu şekildeki olağanüstü orman yangınlarının sıklığı, büyüklüğü ve coğrafi aralıkları artmakta olup bu durum; çevre ve insan üzerinde orantısız bir etki yaratarak toplumsal, ekonomik ve siyasi kaygılara sebep olmaktadır.
Türkiye’de 1937 yılından bu yana Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından tutulmakta olan yangın kayıtlarında; 87 yıllık verilere göre (bkz. Tablo-1), toplam 1.879.975 hektar sahanın yandığı, buna göre yılda genel ortalama çıkan yangın adetinin 1.409, yanan saha miktarının 21.609 hektar ve birim başına düşen saha miktarının yaklaşık 15,34 hektar olduğu
anlaşılmaktadır.
1937-2023 (87 yıl) ORMAN YANGIN ADETLERİ
YANAN ORMANLIK ALAN (hektar)
TOPLAM 122.473 1.879.975
YILLIK ORTALAMA 1.409 21.609
2014 ile 2023 tarihleri arasındaki son on yıllık OGM kayıtlarına göre ise her yıl ortalama yaklaşık 2.569 adet orman yangını meydana geldiği ve bu yangınlarda yılda ortalama yaklaşık 23.229 hektar ormanlık alanın yandığı görülmektedir (bkz. Tablo-2).
2014-2023 (10 yıl) ORMAN YANGIN SAYILARI
YANAN ORMANLIK ALAN (hektar)
TOPLAM 25.690 232.290
YILLIK ORTALAMA 2.569 23.229
Buradaki en büyük sorun; 87 yıl ortalamasındaki yangın sayılarının 1.409, son on yıl ortalamasının ise neredeyse iki katı kadar artarak 2.569 olarak gerçekleşmesi ve yangın sayılarının artma eğiliminin devam etmesidir. İklim değişikliğinin etkisine bağlı olarak meteorolojik parametrelerin yangınlar için uygun ortam sağladığı ve bunun özellikle küresel ölçekte yangın rejimine sahip alanlarda yangınların afet boyutuna oluşmasına yol açan yanan saha büyüklüğünü ve yangın şiddetini artırdığı gerçeğine karşı, çıkan yangın sayılarının azaltılması öncelikli temel hedef olmalıdır. Yangına hassas alanlarda her yıl belirli bir oranda yangın sayısının arttığı görüldüğü sürece bu yangınlardan bazılarının hem ekosistemi hem de toplumu derinden olumsuz etkileyen afet boyutunda çok büyük yangınlara dönüşmesi olasılığı
da artmaktadır.
Türkiye’de özellikle 2021 yılındaki afet düzeyine ulaşmış ve o yıl Avrupa’da yaşanan en büyük orman yangınlarının art arda yaşanmasının kamuoyunda yarattığı etkiyle hemen her kesimden yangınla ilgili farklı sorun ve yorumlar ortaya konulmaya başlanmıştır. Mevcut mevzuat gereği yerel belediye itfaiye teşkilatı hemen her yangına müdahale ederken, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 69. Maddesince OGM birimleri sadece orman yangınlarına müdahale eder ibaresi yer almaktaydı. 2018 yılında 7139 Sayılı Kanun ile 6831 sayılı kanunun 69. maddesine yapılan değişiklikle (ORMK): “Orman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır. Orman sayılan alanlar dışındaki yangınlarda ormana sirayet etme riski bulunan kırsal alan yangınlarının söndürülmesine imkânlar ölçüsünde katkı sağlanır” (Resmi Gazete, 2018, Madde 14) biçiminde bir düzenleme yapılmıştır. Bir diğer sorun alanı yangına konu alanların mülkiyet ve kullanımından çok hangi şartlarda nasıl bir organizasyon yapılacağı ile ilgilidir. Son on yıllık dönemdeki yanan alan miktarına sebebi bilinmeyen yangınların alanları dahil edildiğinde, yanan ormanlık alanların %98,92 oranında insan kaynaklı çıkan yangınlardan etkilendiği tespit edilmiştir. Türkiye’de insan kaynaklı çıkan yangınlar sürekli gündemdedir ve bu konuda yeterli çözüm önerileri ve tedbirlerin alınamadığı da bir gerçektir. Bu konuda en başta yangınları çıkmadan önlemeye yönelik hareket edilmelidir. Yangın meydana geldikten sonra ise en az mal ve can kaybına sebep olacak şekilde afet önlenmelidir. Yangın söndürüldükten sonra ise bölgenin doğal ve ekolojik dengesi ivedi şekilde tekrar canlandırılmalıdır. Bunun için en temel iki sebep olan iklim değişikliği ve insan kaynaklı yangınlara yangın öncesinde alınabilecek tüm tedbirler alınmalıdır. Ne yazık ki mevcut mevzuatımız insan kaynaklı oluşabilecek yangınlara karşı cezai yönden caydırıcı değildir. Cezaların artırılması, ormanlık alanlarda drone ve uydu faaliyetleri ile 7/24 gözlem yapılması, turizm merkezlerinin ve diğer yapıların yangına karşı dirençli yapılar olarak inşa edilmesi insan kaynaklı yangınların en aza inmesini sağlayacak tedbirlerdendir. İklim değişikliğine bağlı olarak ise orman içinde yangına sebebiyet verecek unsurların
düzenli olarak temizlenmesi ve değişen iklim koşullarına göre bitki çeşitliliğinin sağlanmasına dikkat edilmelidir.
Yangın esnasında müdahale için gelen ekiplerin özellikle hava karardıktan sonra yangın mahalline ulaşmalarında yöredeki köylülerden mutlaka yardım alması gerektiği de ayrı bir gerçek olarak durmaktadır. Yangın kriminolojisine dayalı incelemelerde, yangının başlama yerinin, nedeninin, ateşleme kaynağının ve failinin (sorumlusunun) belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Sebebi bilinmeyen yangınların artmasının nedeni uzman görüşlerine dayanılarak birkaç sebep altında belirtilmiştir. Bu sebeplerden en yüksek uzman değerlendirmesine sahip olanlardan bir tanesi, yangın kriminolojisi anlamında uzman personel eksikliği bulunmasıdır. Bir orman yangını çıktığında çıkış yerine en yakın zamanda ulaşan ekibin olay yerindeki delilleri muhafaza etmeyi dikkate almadan söndürme faaliyetine başlamasıyla, kanıt özelliği
taşıyabilecek materyalleri bilinçsiz bir şekilde ortadan kaldırılabilmesi genel yaşanan bir sorun
olduğu belirtilmektedir.
Orman içi ve bitişiğindeki yerleşimler ve tesislerde yapılaşmada yangına dirençliliği arttıracak imarlaşma mevzuatı da değişmesi gereken unsurlardan bir tanesidir. Burada temel olarak yapılması gereken inşa edilecek yapıların yapı denetim ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından yangına karşı dirençli olarak inşa edilip edilmediğinin kontrol
edilmesidir. Bunun yanında orman ve yerel idarelerin sorumlu oldukları alanlar arasında kalan arazi parçalarında yangın yönetimine dayanan sorumluluklar ve faaliyetlerin hangi idareye ait olduğu net olarak belirlenmeli, yönetim karmaşası yaşanmamalıdır.
Ormanlık alan içi veya yakınında çok sayıda tesis mevcuttur ve bunların yangınla ilgili önlem almaları konusunda uygulanabilir bir plan ve yaptırımları yoktur. Yapılan çalışmalar; gelecekte Akdeniz havzasındaki yangın rejimlerinde değişiklikler olacağına ve muhtemelen yangınların daha şiddetli gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Orman varlığının esas alındığı 30 bölge baz alınarak kurulan Orman Bölge Müdürlükleri’nin tüm ülke düzeyinde yapılanan bir teşkilatı olması, Orman Genel Müdürlüğü’nün 1839 yılında kurulmuş, köklü bir geçmişe sahip bugünlere kadar taşınan güçlü
bir ormancılık kurumu olması, yaygın ve güçlü bir teşkilatlanmaya sahip olması bu sorunu aşabilmemizde en büyük dayanaklarımızdan olacaktır.
31/8/1956 TARİHLİ VE 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Madde 1 – 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 69. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 69 - Orman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır. Ormanlık alanlarda bulunan kurucu ince yanıcıları denetimli yakma yöntemi başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle temizlemek zorundadır. Orman Bölge Müdürlükleri ve Orman İşletme Müdürlüklerinde istihdam edilen toplam
personelin yüzde beşi kadar orman yangının öncesi, anı ve sonrasına dair çalışma yapma uzman ve yeterliliğine sahip yangın krimonolojisi alanında uzman personel istihdam edilecektir. Orman sayılan alanlar dışındaki yangınlarda da orman İdaresi yangının söndürülmesinde yerel idarenin itfaiye teşkilatıyla birlikte doğrudan yetkilidir.
Orman yangınlarını önlemek maksadıyla, orman yangını öncesinde ve yangın esnasında orman idaresi ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu, mahallin en büyük mülki idare amiri sağlar. Kamu kurum ve kuruluşları, mahallin en büyük mülki idare amirinin verdiği talimatları yerine getirmek ve her türlü desteği sağlamakla yükümlüdür. Ormanlık alanda veya orman içinde bulunan turizm tesisleri, konaklama yapıları yangına karşı dirençli inşa edilmek, öncesinde ve anında yangına karşı önlem almak zorundadır. Yangın söndürme çalışmalarına fiilen katılan resmi ve özel her türlü aracın akaryakıt giderleri Orman Genel Müdürlüğünce karşılanır.
Yangına müdahalede yöre insanları elinde bulunan kürek, kazma, orak, traktör vs. gibi unsurlar ile katılma da mükelleftir. Buna engel olan personel idari olarak cezalandırılacaktır. Gönüllülerin yangına ulaşımı ile yangın söndürmeye yarayacak aletleri ve giyecekleri, devlet ormanlarında orman idaresi, diğer ormanlarda ise sahipleri tarafından karşılanır. Yangına katılan personel ve gönüllülerin iaşe giderleri yangın söndürme faaliyetleri süresince orman idaresi tarafından karşılanır.
Orman Genel Müdürlüğü bütçesinin asgari yüzde onu ile azami yüzde on beşi kadar orman yangınlarına gece ve gündüz müdahale edebileceği hava, deniz ve kara araçlarını bulundurmakla mükelleftir. Bu Kanuna göre izne konu edilen Devlet ormanlarında izin sahipleri, hususi ve hükmi şahsiyeti haiz amme müessesesine ait ormanlarda ise sahipleri, orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesi ile ilgili her türlü tedbiri almakla yükümlüdürler.”
Madde 2 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 72. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 72 - Orman Bölge Müdürlükleri ve Orman İşletme Müdürlüklerinde istihdam edilen toplam personelin yüzde onu kadar yangın söndürme işçisi istihdam edilecektir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin yapılacak fazla çalışma ve diğer hususlar, 4857 sayılı İş Kanunu temel alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınarak, Orman
Genel Müdürlüğünce hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.”
Madde 3 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“ Madde 110 - 76 ncı maddenin (a) bendinde belirtilen fiili işleyenlere on bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
76 ncı maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında üç yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza üçte biri oranında indirilir. Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen verim kaybı dikkate alınır. Kasten orman yakan kişi, müebbet hapis ve on bin günden on beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suçun, yangına müdahalenin geciktirilmesi veya yangının söndürülmesinin zorlaştırılması amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak yer, zaman veya şartlarda işlenmesi halinde fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis ve yirmi bin günden yirmi beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle, ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmolunur.”
Madde 4 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun Ek Madde 14 aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ek Madde 14 - Orman veya orman rejimine tabi alanların; mesire yeri, şehir ormanı, millî park, tabiat parkı, tabiat anıtı, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ve avlak olarak ayrılan kısımlarında, orman koruma ve yangınla mücadele için yapılacak yapı ve tesisler ile idarenin ve ziyaretçilerin zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak olan taban alanı 250 metrekareyi ve
kat adedi bir bodrum kat ve çatı arası hariç ikiyi geçmeyen yapılar uzun devreli gelişme planlarına veya gelişim ve yönetim planlarına göre yapılır. Her nevi ormanlık alanda veya ormanlık alana en az on kilometre yakınındaki yapılacak yapılaşmalar yangına karşı dirençli olarak inşa edilmek zorundadır. Bu yapıların denetimi Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri, Orman Bölge Müdürlükleri, Orman İşletme Müdürlükleri koordinesinde yapı denetim firmaları aracılığıyla denetlenir.
Ancak, kıyı ve sahil şeritlerinde kalan alanlarda ve kesin yapı yasağı getirilen korunan alanların, orman veya orman rejimine tabi olması hâlinde birinci fıkra hükmü uygulanmaz. İmar planı olan alanlarda plana uyulur. Bu madde kapsamında inşa edilecek yapıların etüt ve projeleri yöresel doku ve mimari özelliklere, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluğunda yapılır. Bu Kanunun ek 13 üncü maddesinde tarif edilen alanlarda yapılacak altyapı hizmetleri, Orman Genel Müdürlüğünün izniyle, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri veya belediyeler tarafından yapılır.
2873 sayılı Millî Parklar Kanununun uygulandığı alanlarda, alanın sit statüsü özelliği korunması kaydıyla, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun diğer hükümleri uygulanmaz.” Madde 5 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 62. Maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 62 – Ağaç, bitki, hayvan, doğa ve her nevi türden canlı sevgisinin yayılmasını ve kökleşmesini teminen Orman Genel Müdürlüğü gerekli yayın ve propagandayı yapar. Orman Bölge Müdürlükleri ve Orman İşletme Müdürlükleri, bulundukları bölgedeler ayda en
az 1 defa olmak üzere mahallin geniş bir merkezinde halka açık ormanın ekolojik denge ve insan sağlığı açısından faydaları ve önemi, orman yangınları öncesi, anı ve sonrasında yapılacaklar ve ekolojik dengenin korunması amacıyla seminer, sempozyum veya konferans düzenler. İlgili esaslar Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı
tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikler ile düzenlenir.”
Madde 6 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 57. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 57 – Orman sahasını artırmak maksadıyla verimsiz, vasıfları bozulmuş ve amenajman planlarında toprak muhafaza karakteri taşımadığı halde muhafazaya ayrılmış orman alanları ile, Devlete ait olup orman yetişme muhiti şartları bakımından elverişli olan yerlerde; köy tüzelkişilikleri ve diğer gerçek ve tüzelkişiler tarafından Orman Genel Müdürlüğünce uygun görülecek planlara göre ağaçlandırma yapılabilir. Orman sınırları içinde meydana gelen yangın alanlarına en geç 1 yıl içerisinde bölgenin iklim ve bitki örtüsüne uygun toprak serimi yapılarak ağaçlandırılması ve yabanıl hayatın canlandırılması için uygun koşulların sağlanması Orman Genel Müdürlüğü tarafından temin edilir. Köy, kasaba ve şehirler civarında Devlete veya diğer kamu tüzelkişilerine ait arazilerle de gerekli şartlar bulunduğu ve ilgili kuruluşların talebi olduğu veya muvafakatları alındığı takdirde bu kuruluşlarca tesis edilmek ve bakılmak şartıyla orman idaresince ağaçlandırmalar yapılabilir.
Bu yerler için lüzumlu fidan ile ağaçlandırma planları ve ağaçlandırma ile ilgili yardımlar bedelsiz sağlanabilir. Ağaçlandırılan sahayı orman halinde koruyup idame ettirmeyenlerden izin hakları geri alınır. İmar ihya çalışması yapılacak bozuk koru ve bozuk baltalık ormanların da bu fıkra hükümleri uygulanır. Mülkiyeti hazinede kalmak üzere bu ağaçlandırma sonucu meydana gelecek ormandan faydalanma usulü, bu Kanunda yer alan hususi ormanlara ait hükümler göre yürütülür. Bozuk ormanlardan çıkacak her nevi orman emvali, üretim, taşıma ve diğer giderler kendilerine ait olmak üzere bu sahaları boşaltıp ağaçlandıracaklara tarife bedeli üzerinden pazar satışı olarak verilir. Uygulama usul ve esaslar. Tarım Orman ve Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikte gösterilir.”
Madde 7 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 68. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 68 – Ormanların içinde veya yakınında ateş ve yangın belirtisi görenler bunu derhal orman idaresine veya en yakın muhtarlığa, jandarma dairelerine veya mülkiye amirlerine haber vermeye mecburdurlar. Yangın ihbarında Devlete ait her türlü askeri ve mülki haberleşme vasıtalarından derhal ve parasız olarak faydalanılır. PTT merkezleriyle, demiryolları istasyonlarından çekilen yangın ihbarına ait telgraflarla yangının seyrini bildiren ve yangın hakkındaki yardım taleplerini ve söndürülmesine ait direktifleri ihtiva eden telgraflardan ve aynı hususlara taalluk eden telefon muhaberatından ücret alınmaz. Yangın haberleşmesini en seri şekilde sağlamak üzere ormanlardaki yangın gözetleme kule ve kulübeleriyle bakım merkezi ve orman teşkilatının kuruluş merkezleri arasında orman idaresince gerektiği yerlerde telefon devreleri ve Cumhurbaşkanı kararıyla ruhsat almak suretiyle telsiz alıcı ve verici istasyonları tesis olunur. Orman İdaresi yangının yoğun yaşandığı
veya yeryüzü ısısının son yıllarda yükseldiği yangın yaşanma ihtimalinin olduğu bölgelerde uydu görüntüleme, insansız hava araçları ve termal kameraların kullanımı ile coğrafi bilgi sistemleri ve iletişim teknolojilerini entegre biçimde kullanacaktır. Orman yangınlarını izlemek, yangın tehlikelerini tahmin etmek ve bu yangınlara yönelik stratejiler geliştirmek
amacıyla kullanılan uluslararası sistemler aktif olacaktır. Telefon devreleri PTT İdaresi santrallerine ve PTT İdaresinin santrali olmayan yerlerde jandarma santrallerine bağlanabilir. PTT santrallerine bağlı olanlar hariç olmak üzere hususi telefon hatları için hiçbir ücret, resim, vergi ve ruhsat parası verilmez.”
Madde 8 - 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununa Ek 21. Madde eklenmiştir. “ Ek Madde 21 – Yangını önleme faaliyetinde bulunurken hayatını kaybeden kişi şehit sayılır. Ailesi ve yakınları şehit yakınlarının faydalandığı haklardan faydalanır.” Madde 9 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Madde 10 – Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.”