TBMM'nde Milliyetçi Hareket Partisi'nin İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında Anayasa`nın 99`uncu maddesi uyarınca verilen gensoru önergesi üzerine yapılan görüşmede, AK Parti Grubu adına AK Parti Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal TBMM'nde konuştu. Köksal konuşmasına ilk olarak AK Parti'nin güvenlik yaklaşımımızdan bahsetti. Köksal, 'AK Parti hükûmetleri olarak 2002`den itibaren sivil, çoğulcu ve demokratik bir Türkiye için bütün gücümüzle çalışmaya devam etmekteyiz. Farklılıklarımızla hep birlikte yeni Türkiye`yi oluşturduğumuzun bilincinde olarak halkımıza olan güven ve inancımızda ilk günden itibaren siyasetin merkezine milleti yerleştiren bir anlayışı benimsedik. Siyaset anlayışımız millet odaklı bir siyaset anlayışıdır. Tüm vatandaşlarımıza eşit değer ve önem veriyoruz. Kökenlerine veya nerede yaşadıklarına bakmaksızın tüm vatandaşlarımızı kucakladık ve kucaklamaya devam ediyoruz. Şüphesiz ortak tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz ve gelecek tasavvurumuz milletimizi bir arada tutan en önemli unsurlardandır. Millet, içinde barındırdığı tüm farklı renkler ve seslerle zengin ve güçlüdür' şeklinde konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bugün Kırıkkale’ye geliyor Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bugün Kırıkkale’ye geliyor

Köklü bir paradigma değişikliği yapıldı

'Temel kamu hizmetlerinden birisi olan güvenlik hizmetlerinde gerek nicelik gerekse nitelik olarak önemli değişimler yaşanmaktadır' diyerek konuşmasına devam eden Köksal, konuşmasına şu şkilde devam etti; 'AK Parti iktidarı olarak güvenlik politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü bir paradigma değişikliği yapılmış ve özgürlük için güvenlik yaklaşımı benimsenmiştir. Bugün toplum olarak her zamankinden daha çok uyanık olmaya, provokasyonlara karşı duyarlılığa, sabra, millî birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır. Terör örgütleri karşısında en büyük gücün milletimizin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu çok iyi biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti büyük ve güçlü bir devlettir. Ülkemizin huzuruna ve bölünmez bütünlüğüne yönelik her türlü saldırıya karşı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; milletimizin terörle mücadelesinin sadece silahla mücadele yöntemiyle çözülmeyeceği, ret ve inkar politikalarıyla doksan yılda bir noktaya gelinmediğini ve özellikle bu politikaların AK PARTİ iktidarı döneminde tedavülden kaldırıldığını, halkın talepleri doğrultusunda halkla birlikte hareket etmek suretiyle çözüm odaklı siyaset anlayışının yanında saf tuttuğumuzu her zaman dosta ve düşmana da göstermiş bulunuyoruz. İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren, güvenlik ve özgürlüğün birbirine zıt kavram olmadıklarını, biri olmadan diğerinin anlam taşımayacağını ifade ettik. Keza biliyoruz ki en güvenli ve huzurlu ülkeler vatandaşlarına en geniş hak ve özgürlükler çerçevesini sağlayan ülkelerdir. Ülkemiz, kamu düzeni konusundaki hassasiyeti korumakta ve bu konuda taviz verilmemektedir; çözüm sürecinin nihai perspektifi olan silahsızlanma da dahil olmak üzere, şiddetin terk edilmesini ve demokratik ortamda siyasi hayata geçirilmesi konusunda da net bir tavır sergilemektedir. AK Parti iktidarı olarak, çözüm sürecini kendi eylem planlarımız içerisinde yürütüyoruz. Bu konuda aldığımız mesafe de herkes tarafından görülmektedir'

Terörle mücadele hiçbir mekanda kolay olmaz

'Terörle mücadele demokratik toplumlarda hiçbir zaman ve hiçbir mekanda kolay olmamıştır. Terörle mücadelede en önemli unsurların başında halkın güveni gelmektedir. Güvenlik güçlerine, toplumun tüm kesiminin ama özellikle de terör bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın güvenmesi gerekmektedir. Terörle mücadelede duygusallıktan uzak, aklıselimin galip geldiği her hareket sağlıklı sonuçlar doğuracak bir nitelik taşımaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin korunarak terörle mücadele edilmesi bu noktada en önemli ölçüt olarak karşımıza çıkmaktadır. Terörle mücadelede çok boyutlu yaklaşım ise üç alanın, güvenlik boyutlu politikalar, sosyal ekonomik yatırımlar ve demokratikleşme bütününü içeren politika, strateji ve programların birlikte uygulanmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu son dönemde Türkiye, öncelikle, sorunların doğru tespitini yaparak hatalardan ders çıkartmayı, sivil inisiyatif öncülüğünde ilgili aktörlerin etkin koordinasyonunu ve çözüme yönelik atılacak adımlarla kararlı olmayı gerçekleştirmiştir. Türkiye, yaklaşık otuz yıldır demokrasimizi tehdit eden binlerce can ve milyarca maddi kayba neden olan terörle mücadele etmektedir. AK Parti iktidarı olarak bu mücadeleyi demokrasi ve hukuk prensiplerinden taviz vermeden kararlı bir şekilde sürdürdük ve sürdürüyoruz. Terör sorununu demokratik yöntemle çözmek için 2009`da millî birlik ve kardeşlik sürecini, 2013 yılında çözüm sürecini başlattık. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan`ın 2005 yılında Diyarbakır konuşmasıyla başlayan millî birlik ve kardeşlik süreci 'Analar ağlamasın.' ifadesiyle özdeşleşmiş ve kamuoyuna mal olmuş bir süreçtir. Bu sürecin yürütülmesinde, Hükûmetimizin, Başbakanımızın ve İçişleri Bakanımız Efkan Ala`nın fedakarlıkları da takdire şayandır'

Katılım noktasında etkili olmuştu

'Devlet kurumları eliyle ve Hükûmetin siyasi vizyonu ve iradesiyle sürdürülen çalışmalar, demokratikleşme, kamuoyu algısı, çözüm vizyonunun toplumsallaşması ikna ve katılım noktasında etkili olmuştur. Bu süreç vatandaşımızın devlete olan güveninin artırılmasını, terörün istismar ettiği toplumsal zeminin ortadan kaldırılmasını, demokratikleşme adımlarıyla oluşan olumlu psikolojik ortamın toplumun barış ve kardeşliğini güçlendirmesini sağlamıştır. Yıllardır kangren haline gelmiş sorunun çözüm perspektifinin önü açılmıştır. Hükûmetimiz, tüm sabotaj girişimlerine ve engellemelere rağmen demokratikleşme adımlarını ve çözüm sürecini kararlı bir şekilde devam ettirerek Sayın Cumhurbaşkanımızın 15 Şubat 2013`te deklare ettiği görüşme sürecine başlamıştır. Çözüm süreci, şiddeti ve silahı aradan çıkarma, sözü, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir. Bu süreçle, terörün, şiddetin sona ermesi, buna mukabil söyleyecek sözü olan herkesin düşüncelerini açıkça ifade edebilmesi ve özgürce siyaset yapabilmesi hedeflenmiştir. Çözüm süreci yerli ve millî bir süreçtir. Bu süreç 21 Mart 2013`te somut karşılık bulmuş, Hükûmetin farklı mekanizmalarla sürecin devamını sağlamıştır. Çözüm sürecinin devamı uğruna İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Ala göreve geldiği günden bu yana bölgede huzur ve güvenin sağlanması, insanların birbirini sevmeleri ve kardeşlik için büyük bir gayret de göstermiştir'

Çözüm süreci

'Çözüm sürecinin ulusal usul ve esaslarını düzenleyen Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun 16 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla Hükûmete verilen görevlerin hayata geçirilmesi amacıyla çözüm süreci kurulu ile kurumlar arası izleme ve koordinasyon kurumları oluşturularak yapılacak çalışmalara ve alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Çözüm süreci, şiddeti ve silahı aradan çıkartma, sözü, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir. Bu süreçte terörün, şiddetin sona ermesi, buna mukabil söyleyecek sözü olan herkesin düşüncelerini açıklıkla ifade edebilmesi ve özgürce siyaset yapabilmesi hedeflenmektedir. Çözüm süreci ve güvenliğin sağlanması birbirinin alternatifi değildir. Güvenliği, vatandaşların hak ve özgürlüklerini korkusuzca, hiçbir endişe duymadan kullanabilecekleri rahat bir ortamın sağlanması için gerekli bir kamu hizmeti olarak görüyoruz. Gelinen son durumda silahları bırakma dahil pek çok olumlu açıklamaların yapıldığı şu günlerde, çözüm süreci, artık, milletin malıdır; çözüm süreci millî bir süreçtir; yerli bir süreçtir; bu ülkenin bütün vatandaşlarının sahiplendiği bir süreçtir. Önümüzdeki günlerde çözüm süreci konusunda daha da sağlam adımlar atılacağına inancımız da devam etmektedir'

Sonuç odaklı çalışan arkadaşımızdır

'Kesinlikle unutulmamalıdır ki, kamu düzeninin temini, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini özgür ve rahat bir ortamda kullanabilmeleri için vazgeçilmezdir. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eden, hak ve özgürlükleri baskı altına alan şiddet eylemlerine asla müsaade edilmedi ve edilmeyecektir. Güvenlik güçlerimiz her toplantıya veya gösteriye katılan vatandaşı değil, sadece olaylara karışanları ayırt etmektedir ve bunlar hakkında gereğini yapmaktadırlar. Çalışmalarımız da diğer vatandaşları rahatsız etmeden tespit edilmekte ve adli makamlarca tespit edilmektedir. Özellikle, bu olayları onaylamayan bölge insanına zarar vermek suretiyle çözüm sürecinden uzaklaştırılmakta ve umutsuzluğa sevk edilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda, İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Ala bütün konuşmalarında ve açıklamalarında kamu düzenini sağlamanın en önemli husus olduğunu ifade etmiş ve görevlileri bu konuda duyarlı olmaya davet etmiştir. Ancak kamu düzeni sağlanırken suçsuz insanların zarar görmemesi için de azami gayretin sergilenmesi istenmiştir. Bu bağlamda, Sayın Bakanın görevini yerine getirmediğini ifade etmek doğru bir yaklaşım olmadığı gibi, haksız ve mesnetsiz bir iddiadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör örgütünün doğu ve güneydoğu illerinde devlete ait fonksiyonları üstlendiği iddiaları ise tamamen asılsız ve mesnetsiz iddialardan ibarettir. Devletin güvenlik güçlerinin giremediği bölge yoktur. Bunun dışında, haklarında soruşturma yapılanların, ceza alanların, 270 bin personel içerisinde elbette ki bu tür cezaların da olacağı aşikardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru önergesindeki konular incelendiğinde basına yansıyan ve gerçek delillerle desteklenmemiş, kulaktan duyma ifadeler taşıyan bir nitelik taşıdığı görülmektedir. İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala titiz, kararlı, kurallara bağlı, çalışma hayatında tüm anlamıyla profesyonel, planlı ve programlı, sonuç odaklı çalışmaları yürüten bir arkadaşımızdır. Delilsiz ve mesnetsiz olarak Sayın Bakan hakkındaki gensoru önergesini vermek açıkçası Bakana yapılmış bir haksızlıktır. Bu duygu ve düşüncelerle Milliyetçi Hareket Partisinin İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınması hususunda AK PARTİ Grubu olarak 'ret' oyu vereceğimizi bildiririm' dedi.

Editör: Manşet Gazetesi