Gazetemiz köşe yazarı Yener Kazan'ın 'İDEALİST GENÇLİKTEN TİKTOK GENÇLİĞİNE' adlı köşe yazısı.
İki yoldaş yolda giderlerken elinde odun parçası olanı diğerine sordu “elimdeki ne?
Diğeri cevap verdi “oduun.”
Elindeki odun olan muzipçe gülerek “ben sana koduum” diyerek karşılık verdi.
Adam çok sinerlendi, ancak hem yürüyüp hem de düşündü sonra cebinden küçük bir makas çıkardı bu kez o yanındaki arkadaşına sordu. “Bu ne?”
Elinde odunu olan gülerek “Makaas” dedi.
Bu kez makası olan arkadaşına “Ben sana koduum” dedi.
“Uymadı ki” dedi diğeri, “Benim kinde bir uyum, bir kafiye vardı. “Oduun ben sana koduum”
Makası olan bir zafer kazanmış edasıyla “Uysada koduum uymasada kodum” diyerek sevindi.
1970 yılları herkesin birbirini tanıdığı, selamlaştığı, muhabbet ettiği, düğünde, dernekte hal-hatır sorduğu, erdem, ahlak, sevgi, saygı ve güzelliklerinin yoğun bulunduğu bir zaman dilimiydi. Türkü ve şarkılar bile aşk, sevgi üzerineydi. Açıkhava sinemalarında gösterilen heyecan veren, mutluluğun hazzını yaşatan filmler. Şiddetin, korkunun olmadığı sokaklarda gece 23.30 da sinemadan çıkan kadınlı, kızlı, erkekli insanlar. O günün gençliğinde bile bir amaç, bir hedef, bir çaba, gayret, büyük adam olmak hayali vardı. Soran, sorgulayan, çabalayan bir öğrenci kitlesi vardı. Liselerde bile münazara günleri olurdu.
Fethi Gemuhluoğlu ”Benim yanıma boş gelmeyin, gidin bir çiçeğe aşık olun, bir çimene, çayıra, bir ağaca, insana, türküye aşık olun, hiçbir şey bilmiyorsanız bir oduna aşık olun öyle gelin, yeterki benim yanıma boş insan olarak gelmeyin” dermiş.
İşte 70’lerin insanı tıpkı böyleydi, herkesin bir aşkı, özlemi, uğruna ölünecek düzeyde sevdaları vardı.
Lise öğrencilerinin tamamına yakını sigara içmez, içeni de ayıplardı. Hele kız öğrencilerin sigara içmesi hemen hemen hiç görülmezdi. Onların al yanakları, mis kokulu kiraz renkli dudakları vardı. Artık ülkede sigara içemeyen kız öğrenci bile yok denecek kadar azaldı. Saçlar permalı, ayakkabılar janjanlı, göğüsler yarı açık ama dışı seni yakar içi beni yakar misali. İki metre uzaktan sigara kokusu yüzünden dudağı öpülecek kız bile kalmadı ne yazık ki.
Bu günkü insanların her yönden gelişimi dünün insanlarının çabası, gayreti, zihinsel olarak deneyimi, tecrübesi, bilgisi, birikimi sayesindedir.
Şimdiki gençliğin yaşam tarzı çok farklı, dünün gençliğinin davranışından çok uzaklarda. Sosyologlar,
psikolojlar ve davranış bilimi uzmanlarınca yapılan araştırmalarda “Tiktok” gençliği” olarak adlandırdığı gençlerin çoğunluğu kitaptan korkmakta, bilimsel araştırmalardan uzakta, “yalnızlık rıhtımına vurmuş başıboş bir sandal” gibi gece yarılarına kadar yataklarına uzanmış vaziyette ellerinde cep telefonları tiktok izlemekten, avm’lerde avara kasnak gibi dolaşıp hamburger ve kebap yemekten zevk alan bu yüzden büyük bir kısmı baldırı bacağı, baseni kalınlaştığından bostan danasına dönmüş, badı badı yürüyen, hareket yeteneği azalan haz kuşağı olup çıkıverdi. “Ay deli gibi seviyorum” deyip bir hafta sonra “ay yanılmışım, çok iticiydi, enerji alamadım hayatım” diyerek oynaşıp-elleşip kısa sürede ayrılıp yeni bir sevgili peşinde koşan Tik-tok gençliği.
Bilimsel eğitimini artırmak, üstlendiği konuya tam eğemen olabilmek için sürekli kitap, dergi, gazete okuyup araştırma yapması, bilge ve dahi olarak kendini inşa etmesi gereken bu günün üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmı her türlü devlet ve aile desteğine rağmen gecenin geç saatlerine kadar
kafelerde kızlı-erkekli okey ve pişpirik oynamakta, ne Hegel’n Minervanın kuşundan, ne Spinozanın
Ethica’sından ne Théo’nun eşeğinden haberi olmadan yeterli birikim, deneyim tercürebe sahibi olmadan kuru kul yığınları olarak yuvarlanıp giden, eskinin tabiriyle “Ver yiyim, ört yatayım.” cinsinden bir gençlik. Kanıt mı: Al sana hakikat: Konya şehirlerarası terminalinde bulunan kafeteryaya git sabahın 05.30’un da kızlı-erkekli okey oynayan yüzlerce öğrenciyi görürsün.”
İşin en üzücü yanı ülkenin her yanında hem türbanlı hem elinde sigarasıyla kovboy retkit gibi sokak ortasında dolaşan kılık kıyafetiyle davranışı birbirine uymayan zavallı insanların çoğalmış olmasıdır.
Tıpkı “Uymadi ki” hinliğine karşılık, “Uysa da koduum, uymasa da koduum” cinliği gibi.