Serbest Kürsü programının son konuğu Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Refik Yaslıkaya oldu. ‘Medya Okuryazarlığı’ konusunun işlendiği söyleşiye Kırıkkale Üniversitesi öğrencileri tarafından yoğun ilgi gösterildi. Sekizincisi düzenlenen Serbest Kürsü söyleşilerinde akademisyenler, öğrencilerden gelen soruları cevaplarken, ülkenin genel sorunları üzerine fikir alışverişi yapıldı.

Söyleşinin son konuğu Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Refik Yaslıkaya, medya okuryazarlığı konusu hakkında öğrencilere bilgi verip soruları cevapladı.

Yaslıkaya konuşmasında, yazılı ve görsel medyadan dijital mecralara hızlı geçişin bireyin kamusal alandaki özne olma kapasitesini zayıflattığını belirterek, “Her geçen gün daha büyük öznelere dönüşen medya yapılarının nesnesi haline geliyoruz. Bu nedenle yeni çağda ayakta kalabilmek için yeni stratejilere ihtiyacımız var. Medya okuryazarlığı bu stratejilerin başında geliyor” dedi.

Geçmişte medyanın klasik erkler ayrımında dördüncü güç olarak görüldüğünü hatırlatan Yaslıkaya, Türkiye’de medya patronlarının bir dönem hükümet kurup hükümet yıkayabilecek etkiye sahip olduklarını, ancak günümüzde medyanın bambaşka bir yapıya büründüğünü vurguladı. Her bireyin her gün yoğun bir bilgi bombardımanıyla karşı karşıya kaldığını ifade eden Yaslıkaya, televizyon, internet siteleri ve sosyal medya aracılığıyla maruz kalınan içeriklerin güvenilirliğinin ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini söyledi.

Günümüzde yanıltıcı başlıklar, sahte bilimsel iddialar, algoritmalar tarafından seçilip öne çıkarılan içerikler ve yalnızca kişinin kendi görüşünü destekleyen paylaşımlarla karşılaşmanın sıradan hale geldiğini belirten Yaslıkaya, “Bot hesaplar bir konu hakkında sahte trend oluşturabiliyor. ‘Herkes böyle düşünüyor’ hissi, çoğu zaman binlerce yapay hesabın ürettiği içeriklerden ibaret olabiliyor” dedi.

Özellikle deprem, seçim veya savaş gibi kritik dönemlerde eski görüntülerin, yanlış bilgilerle servis edilmiş videoların hızla yayılmasının büyük risk taşıdığını anlatan Yaslıkaya, “Bir videonun gerçek olup olmadığını anlayabilecek kadar medya okuryazarı mıyız? Yoksa duygularımız doğrulama ihtiyacının önüne mi geçiyor?” sorusunu yöneltti.

Konuşmasında dezenformasyonun kasıtlı olarak yanlış bilgi yaymak, mezenformasyonun ise istemeden yanlış bilgi taşımak olduğunu belirten Yaslıkaya, medya okuryazarlığının temel amacının farklı formatlardaki iletilere erişme, bunları çözümleme, değerlendirme ve gerektiğinde yeniden üretme becerisi olduğunu kaydetti. Bilgiyi bir nehre benzeten Yaslıkaya, bireyin bu akışın içinde ya pasif bir şekilde sürüklenmeyi ya da kendi dümenini eline alarak bilinçli bir şekilde ilerlemeyi seçebileceğini söyledi.

Temel medya okuryazarlığı stratejilerine değinen Yaslıkaya, durup düşünme, kaynağı inceleme, farklı haber kaynaklarıyla çapraz doğrulama yapma, tarih ve bağlamı kontrol etme, dil ve ton analizini değerlendirme gibi yöntemlerin önemine dikkat çekti. Türkiye’de teyit kurumlarının kullanımının yaygınlaşması gerektiğini ifade etti.

Binlerce öğrenci bilimsel araştırmalara özendiriliyor
Binlerce öğrenci bilimsel araştırmalara özendiriliyor
İçeriği Görüntüle

Yaslıkaya, haberlerin izleyiciye ulaşana kadar birçok filtreden geçtiğini hatırlatarak, “Gazetelerde, televizyonlarda veya internet sitelerinde karşımıza çıkan her içerik, yayıncının ekonomik ihtiyaçları, editörün bakış açısı veya reklam tercihleri gibi birçok unsurdan süzülerek gelir. Bu nedenle bilgiye eleştirel yaklaşmak artık zorunludur” diye konuştu.

Medya okuryazarlığının yalnızca içerikleri anlamak değil, aynı zamanda içerik üretme ve paylaşma sorumluluğunu da kapsadığını vurgulayan Yaslıkaya, sosyal medyada paylaşım yapmadan önce doğrulama adımlarının mutlaka uygulanması gerektiğini belirtti.

Türkiye’de televizyon izleme, internet kullanımı ve sosyal medyada geçirilen süreler ile kitap okuma oranlarına ilişkin istatistiklerin de dikkat çekici olduğuna değinen Yaslıkaya, medya okuryazarlığının gelişmesinin demokratik kültür açısından kritik önem taşıdığını söyledi.


Muhabir: Çağlar Atmaca