Çünkü genelde Ak Parti ve MHP seçim yarışının içerisinde yer alıyor 2-1 mi olacak? 3-0 mı olacak? Tartışmaları içerisinde seçim sürecini atlatıyorduk. 2018 Genel Seçimlerinde ittifak kanunu nedeniyle “ittifaklar arasında” sonucun 2-1 olacağı gün gibi ortadaydı ve millet ittifakından kimin çıkacağıyla, MHP’nin vekil çıkartıp çıkartamayacağı tartışma konusuydu. Sonuç olarak Ak Parti oyları tarihi derecede düşmüş MHP oylarını tarihi seviyelere çıkartmış ve cumhur ittifakı partileri vekil paylaşımını 1-1 yaparken, millet ittifakında ise oylarını 3-4 bin civarında yükselten CHP 3. Vekili meclise göndermişti.
Öyle bir duruma geldik ki hem Ahmet Önal’ın Kırıkkale’de ki başarılı dönemi hem de CHP’nin ülke genelinde ki yükselişi Kırıkkale’de bütün dengeleri değiştirdi ve Ak Parti’nin daha da düşen oyları nedeniyle ittifak kanunu olmaksızın milletvekili çıkartacak seviyeye getirdi.
İYİ Parti ise bazen 3 ileri 1 geri, bazen 1 ileri 2 geri hareketleri nedeniyle, daha doğrusu siyaseten partiyi bir zemine oturtamaması nedeniyle ne alacağı, ne yapacağı belli olmayan bir parti konumunda. Geçmiş seçimlerde birkaç istisna hariç sonucu tahmin edebilen bir kişi olarak, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçim için yorum dahi yapamaz durumdayım. Bütün denklemleri kursam da İYİ Partiyi denklemin herhangi bir yerine yerleştiremediğimden ötürü sonucu bir türlü göremiyorum.
Örnek verecek olursak 3 Mart sabahı İYİ Parti bana göre Kırıkkale’de birinci parti olma potansiyeli taşıyordu. Potansiyel diyorum çünkü birçok farklı artının daha olması gerekiyordu. 3 Mart gecesi ise Kırıkkale’de dördüncü parti konumundaydı. Akşener’in masaya dönmesi, isteklerinin bir kısmını masaya kabul ettirmesi sonucu yeniden bir milletvekili çıkartacak konuma gelmişti ki HDP tartışmaları başlayıverdi. Kırıkkale milliyetçi muhafazakar seçmen yapısında olduğu için HDP tartışmaları hiçbir yerde olmasa bile Kırıkkale’de İYİ Parti için birinci gündem maddesidir. İYİ Parti henüz parti tabanını oturtamamasından ötürü, yani genç bir parti olması nedeniyle çok kaygan bir seçmen yapısına sahip. Yani seçmenlerinin henüz partiyi tamamıyla benimsemediğinden ötürü kararları değişebiliyor. HDP’nin aday çıkartmaması ve Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklaması üzerine birde milliyetçi kökenden gelen Yavuz Ağıralioğlu’nun partisinden bağımsız basın toplantısı Kırıkkale’de ki İYİ Parti seçmeninin iyice kafasını karıştırdı diyebilirim.
Kırıkkale üzerinde yaptığım tüm analizlerin İYİ Parti nedeniyle kilitlenmesinden ötürü İYİ Partiye kafa yormaya başladım ve İYİ Partinin Kırıkkale’de pamuk ipliğine bağlı olduğu sonucunu çıkarttım. Yine söylüyorum İYİ Parti halen Kırıkkale’de birinci parti olabilir ancak hiç milletvekili çıkartamayarak geçen seçim olduğu gibi dördüncü de olabilir. Çünkü Kırıkkale’de bana göre 30 – 35 bin bandında bir kararsız kitle var ve bu kararsızların büyük çoğunluğu İYİ Partiye yakın olan ancak tamamıyla benimseyemeyen seçmenlerden oluşuyor.
Bu seçmenlerin kararını etkileyecek olguları kendi çapımda araştırdım, düşündüm ve şu sonuca vardım. İYİ Parti için 6 büyük kriter var, bu 6 kriterin tamamı olumlu giderse İYİ Parti birinci parti olur. Dördünde başarısız olursa Kırıkkale’de dördüncü olur. Gelin birlikte inceleyelim…
1 – Birinci Sıra Adayı
İYİ Parti birinci sıra adayını çok iyi analiz ederek belirlemeli. Çünkü seçmen İYİ Partinin çıkartırsa bir milletvekili çıkartacağına inanıyor ve öncelikli konusu birinci sıra adayı. Birinci sıra adayının saha becerisi, hitabet becerisi, bilgi – birikim becerisi, tanınmış ama iyilikleriyle tanınmış kişi olması gerekiyor. Siyaseten genelde genç isimler istenilse de bu seçim İYİ Parti için durum öyle değil. Çünkü İYİ Partinin şuan tecrübeli, lider özellikli, piar ihtiyacı olmayan adaya ihtiyacı var. Seçim süreci uzun olacak olsa piar konusu bir şekilde aşılabilir ancak 9 Nisan’da aday listesinin teslim edileceğini düşünsek 35 gün gibi bir süre kalıyor ki bu süre bir ismi şehre tanıtmak için yeterli bir süre değil. Kısacası İYİ Partiye oy vermeyi düşünen ancak kararsız olan seçmeni etkilemek için güçlü bir ismin aday yapılması gerekiyor. İYİ Partinin hem Gökhan Zan hem de Ünal Karaman hamlesiyle tanınmış-bilinen-risk oluşturmayan adaylarla seçime gideceğini öngörebiliyorum ancak liste açıklanmadan da bir şey söyleyemiyorum.
2 – Listenin İYİ Olması
İYİ Parti listesinin birinci sıra adayı daha belirleyici olsa da liste tercihi de büyük önem taşıyor. Geçen seçim oyunu en çok artıran parti olan MHP’nin 2. Ve 3. Sıra adayları her şeylerini ortaya koyarak çalışmış ve koltuk için çalışmadıklarının mesajı çok net verilmişti. İYİ Partinin ise 2. Sıra adayı 10 gün Kırıkkale’de dahi gözükmemişti. Kendisi aday adaylığı başvuru töreninde ifade ettiği için rahatlıkla buradan yazabiliyorum, geçen seçim İYİ Parti 1. Sıra adayının hem Kırıkkale’de tanınmayışı hem de adayın Kırıkkale’yi tanımayışı, 2. Sıra adayının da ortada olmayışı İYİ Partiyi dördüncü parti yapmıştı. Bu dönem birinci sıra adayı hariç listede bulunan isimlerin çok tanınmış güçlü isimler olmasına gerek olmasa da, özgeçmiş olarak donanımlı, şüpheye açık olmayan, sahada da var gücüyle çalışacak kişilerden belirlenmesi gerekiyor.
3 –Teşkilatın Tutumu
Siyaset yapan herkesin taraf olması ve beklentilerinin olması kadar doğal bir şey yoktur. Mesela Meral Akşener milletvekilliğine razı olsa ömrü boyunca MHP’de milletvekili kalabilirdi. Siyasetçilerin hedefleri olmalı ve bu hedefler için ilerlemeliler. Ancak bu hedefler için ekipleşmek ve taraf olmak bütün algıları kapatırsa büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Yani şunu söylemek istiyorum, İYİ Parti İl teşkilatının, İlçe teşkilatlarının desteklediği, istediği adaylar elbette vardır ve olacaktır buda çok doğaldır. Ancak o olmazsa çalışmayız, kenara çekiliriz, hadi çıksın da görelim gibi bir düşünce ortaya çıkarsa bu düşünce yapısı bindikleri gemi olan İYİ Partiyi batırır. Şuana kadar aldığım izlenim Sayın Yavuz Kuzucu’nun genel merkezin belirleyeceği aday kim olursa olsun onunla çalışacağı yönünde. Yani böyle bir risk görmüyorum ancak geçen seçim yaşananlar nedeniyle böyle bir ihtimalin oluşturabileceği zararları buraya not düşmek istiyorum.
4 – İYİ Partinin 6’lı Masayla Uyumu
İYİ Partinin hem yerelde hem genelde tüm yükseliş ve düşüşü altılı masayla ilişkisiyle doğru orantılı. 6’lı masayla uyum konusunda en çok zorlanan partinin net bir şekilde İYİ Parti olduğunu düşünüyorum. Çünkü İYİ Parti bir yandan merkez sağa yaklaşırken bir yandan tabanını oluşturan Ülkücü seçmeni tarafında tutmaya çalışıyor. İdeolojik tutucu bir seçmene sahip olması nedeniyle bir takım ilişkilere tabanında sıcak bakılmıyor. Diğer taraftan İYİ Partiyi sağda umut olarak gören kişilerin oranı da çok fazla. Bu seçmen yapısı da müzakerenin, anlaşmanın, ittifakın hatta bazı tavizlerin normal olduğunu savunuyor. Bu iki zıt yapıyı bir arda tutmak aşırı zor olsa da, bu yola giren Meral Akşener’in dengeyi bir şekilde sağlaması gerekiyor.
5 – Kararların Parti Yönetimine Kabul Ettirilmesi
Bu madde 5. Maddeyle bire bir doğru orantılı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 3 Mart’ta masayı terk etmek zorunda kalması bütün partililer tarafından destek gördü. Kriz bittikten sonra Akşener’in tekrar ittifaka dahil olması da parti içinde destek gördü. Akşener’in burada Genel idare Kuruluna her kararı danışması da elbette etkili oldu. Akşener’in Fatih Altaylı’nın programına katılması ve burada olayları aydınlatması tabana da olumlu yansıdı diyebilirim. Ancak gelişen olaylar sonrasında Yavuz Ağıralioğlu’nun basın toplantısı yapması, partide kriz olduğunu yansıttı ve seçmeni rahatsız etti. Açıkçası İYİ Parti kurulurken Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Yavuz Ağıralioğlu gibi güçlü isimlerle kuruldu. Doğal olarak kuruluşta bu isimler parti yönetiminde büyük imtiyazlarla donatıldı. Bu imtiyazlara sahip olmaları, Meral Akşener’in parti içi liderliğini olumsuz etkiliyor. Kongrelerde krizlerin çıkması, seçim sürecine girilmişken partinin ön planda olan bir isminin Parti aleyhine açıklamalar yapması, Akşener’in liderliğini lekeliyor diyebilirim. Dolayısı ile seçim sathında bu isimlerin bir şekilde kontrol altında tutulması gerekiyor. Ancak kontrol altında tutacağım derken daha çok imtiyaz sahibi olmamaları gerekiyor. Çünkü altıkları her imtiyaz Meral Akşener’in liderliğini tehdit eden bir tutum olarak öne çıkacak. Unutulmaması gerekir ki bizim halkımız Lider seviyor…
6 – Seçim Kampanyası
Bundan bir iki yıl önce seçim dahi yokken en iyi seçim kampanyasını İYİ Parti yönetiyordu. Çünkü Akşener şehir şehir dolaşıyor, yanındaki kameraman aracılığıyla halkı konuşturuyordu. Bugün halen devam ettirdiği üzere Gurup Toplantılarında halktan, meslek guruplarından insanlar seçiyor gurupta konuşmalarını sağlıyor bunu gündemde tutuyordu. Halkın sorunlarını öne çıkartan kampanyası tamamen tutmuş, halktan büyük karşılık görmüştü. Ancak daha sonra İYİ Partinin tüm gündemi 6’lı masa, kongreler, cumhurbaşkanı adayı belirleme üzerine döndü ki İYİ Parti vatandaşla kurduğu ilişkiyi bir anda kaybediverdi. Kılıçdaroğlu hem şahsı adına hem partisi adına halka yönelik birçok söylem geliştirirken, İYİ Parti sanki bu kampanyanın bir destekçisi gibi görülüyor. Kısacası İYİ Parti kendine özgü bir kampanya gerçekleştiremiyor. İYİ Partinin biran önce iç sorunları kenara bırakıp, Meral Akşener’in acilen sahaya inmesi, halkın sorunlarına tekrar yönelmesi gerekiyor. Halkla daha önce kurduğu bağı tekrar kurabilirse bugün anketlerde zikredilen oyların çok daha fazlasını alma potansiyelini taşıyor.
Benim bulabildiklerim bunlar. Elbette maddeler artırılabilir bazı maddeler birleştirilebilir. Bu seçim İYİ Parti için varlık seçimi. İYİ Parti bu seçimde ya iktidar adayı olduğunu gösterecek ya ortalama bir geçiş partisi olduğunu gösterecek ya da silinip gidecek bir parti izlenimi verecek. Bugün ülke genelinde yapılan anketleri de incelediğimizde İYİ Partinin hiçbir çizgiye oturtulamadığını görüyoruz. Mesela bütün anketlerde CHP %25 ile %30 arasında bir parti. Ancak İYİ Parti bir ankette %7 çıkarken başka bir ankette %22 çıkabiliyor. Bir partinin oylarının tam 3 kat değişken olması partinin henüz tamamen oturmamasından, seçmeninin partiyi benimseyememiş olmasından kaynaklanıyor. Bana göre bu 6 madde Kırıkkale özelinde, son 3 madde ülke genelinde çok etkileyici olacak. Gerçekleşecek mi? Gerçekleşmeyecek mi? Bekleyip göreceğiz…