ANAYIN HAYRINI GÖR

Afet Allah´tan, ülkemiz afetler bölgesi.

Sel yatakları, fay hatları üzerinde yaşıyoruz.

En son İzmir sallandı…

AFAD 6,6, Kandilli 6,8 açıkladı.

Biz bilim adamı değiliz, depremin büyüklüğünü açıklanan rakamlarla ölçemeyiz!

Kaç binamız yıkıldı, kaç canımız kayboldu, kaç insanımız yaralandı ona bakarız…

İzmir çok sallanmıştı…

17 binamız yıkıldı…

114 insanımız hayatını kaybetti,

Binlerce insanımız yaralandı,

Yüzlerce insanımız enkaz altında kaldı.

Rakam saymak kolay, insan saymak zordur.

Vefat eden, yaralanan sayılarına rakam olarak bakarsak, felaketin boyutunu anlayamayabiliriz, sayıları insan olarak okursak ciddiyetin farkına varırız.

İdil Şirin, depremden tam 58 saat sonra kurtarıldı. Kardeşi İpek ile birlikteydi, enkaz altında. Kurtarma ekipleri yanına geldiğinde Kardeşini anlattı. Yazmayacağım buraya hepsini, sadece son kısmını yazacağım. “Yüzü sımsıcaktı, sonra buz gibi oldu…” İpek buz gibi olduğunda hayatını kaybetmişti…

Elif Bebek olarak tanıdık hepimiz, henüz 3 yaşındaydı, 65. Saat mucizemizdi, enkaz altından Elif gibi dimdik çıktı. Umutlarımızı yeşertti, adeta Ayda Bebeğimizin müjdecisi gibiydi. Depremden 23 saat geçtikten sonra annesi Seher, 10 yaşında ki ikiz ablaları Elzem ve Ezel kurtulmuştu. Ama 7 yaşında ağabeyi Umut canlı olarak kurtarılamadı, Anne Seher, ikizler Elzem ve Ezel, Elif Bebek 7 yaşında ki Umut´tan yoksun yaşayacaklar artık.

Ayda…

Güzelliğini aydan almış yavrumuz. 91. Saatte çıktı enkazın altından, ay ışığı gibi parladı. Tıpkı İdil´de Elif´te olduğu gibi bütün Türkiye ağladık. Bir yanımızda mutluluk varken bir yanımız kan ağlıyordu. Tarif edilemez duyguları aynı anda bütün Türkiye´ye yaşatan yavrumuz. Ne kadar susadıysa Su ve Ayran istedi ilk. Ne kadar acıktıysa Köfte ve Ayran istedi ambulansta, canım diye sarmalayan kurtarıcı ekiplerimizden.

Bütün önlemler alınıp, sedyeye konulup, ambulansa doğru götürülürken “Anne” dedi Ayda. “Anne…”

Seslenebileceği bir Annesi yok artık Ayda´nın, oda enkaz altındaydı. Vefat etti…

Kurtarılanlara hepimiz sevindik, hepimiz duygu dolu gözlerimizle, nefesimizi keserek bekledik sağ çıkmalarını, çıktıklarına mutlu olduk ama mutluluktan havaya uçamadık.

Çünkü birde kurtarılamayanlar vardı…

Diren 3 yaşındaydı, Lena henüz 4 yaşında, Vera 6 yaşındaydı, Feda 10 yaşında…

Bu Meleklerimiz babaanneleri Arefe teyze ile birlikte, sağ çıkamadılar enkaz altından.

114 canımızı kaybettik…

UMKE, AFAD, JAK, Allah hepinizden razı olsun, emekleriniz ödenmez…

Enkaz çalışmalarının yanından bir an olsun ayrılmayıp, soğukta enkaz altından gelecek müjdeli haber bekleyen depremzedeler, Allah hepinize dayanma gücü versin.

Bütün şartlara rağmen deprem bölgesinden bir an olsun ayrılmayan, müjdeli haberleri kendi yakınlarıymış gibi sevinçle, acı haberleri kendi yakınlarıymış gibi acıyla anlatan basın mensuplarımız sizde sağ olun.

Çadır kuran kurumlar, güvenliği sağlayan polisler, yemek servis eden belediyeler, kapılarını açan yurtlar ve oteller, yardım kolisi gönderen valilikler, yardımda bulunan vatandaşlar, Allah hepinizin birini bin etsin.

Birde o binaları yapanlar, yapılırken eksiklere göz yumanlar, sağlam yapılmasına rağmen kolonuyla oynayanlar, Allah hepinizin belasını versin!

9 kişi göz altına alındı, müteahhitler, fenni mesuller, dükkan sahipleri ve kiracılar…

7´si tutuklandı, tutuklananlar ekseriyetle müteahhitti.

Yargılama sonucunu, bilirkişi raporlarını görmediğim için hiçbirine bela okumayacağım ama kimin dahli varsa yıkımda, onları Allah´a havale ediyoruz!

Ben vatandaş olarak sadece Allah´a havale edebilirim…

Ya Devlet?

İlle binaların yıkılması mı gerekiyor?

İlle insanlarımızın ölmesi mi gerekiyor?

İlle insanlarımızın yaralanıp, yaşamsal uzuvlarını kaybetmesi mi gerekiyor?

İlle bebeklerimizin saatlerce, günlerce enkaz altında kalıp “Anne” demesi mi gerekiyor?

Türkiye´de suçlunun cezalandırılması için ille de suçun, sonuca ermesi mi gerekiyor?

Fay hatlarının üzerinde yaşıyoruz, dere yataklarının üzerinde yaşıyoruz, erozyon bölgelerimiz var, Ormanlar yakılıyor yerine oteller, siteler inşa ediliyor.

Yahu çok mu zor, ülkede ki önce 1980 öncesi yapıların, sonra 1980 ile 1990 arasında yapılan yapıların, daha sonra 1990 ile 2000 arasında yapılan yapıların en nihayetinde 2000 ile günümüz arasında yapılan yapıların röntgenini çekmek, dayanıklılık testlerini yapmak. Risk oluşturuyorsa insanlarımızı oradan tahliye etmek, suçlu varsa maliyeti suçludan tahsil ederek insanları sağlıklı ve güvenli binalara taşımak? İnsan sağlığını tehlikeye atan durum varsa insanların ölmesini beklemeden suçluyu cezalandırıp, UMKE, AFAD, JAK´a gerek kalmadan insanlarımızın hayatını kurtarmak çok mu zor?

İdil, İpek´siz kalmazdı o zaman!

Elif, Umut´unu yitirmezdi!

Ayda, Anne deyince onu sarıp sarmalayacak Annesi yanında olurdu.

Türkiye´de argo literatüründe bir atasözü var, söylemek istemezdim ama başka bir şey bulamadım, söyleyecek…

“Baban eşşekle aşk yaşadıktan sonra, Anayın Hayrını Gör”