Kaybedilmiş bir dostun ardından yazı yazmak…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, cümlelerin bağlanamadığı ,boğazınıza bir şeyin düğümlenip oturduğu o an…
Nefes bile alamadığınız sadece hıçkıra hıçkıra ağlamak istediğiniz ama ağlayamadığınız dermansız dert…
İnsanoğlunun var olduğu günden beri çaresini bulamadığı “İnnallillahi ve inne ileyhi raciun”emri şerifinin sırrına boyun eğdiği ilahi lütuf…
Ölüm!.
Öyle insanlar vardır ki, öldüğü haberini aldığınızda dahi onun ölebileceğine inanmak istemezsiniz...
Tıpkı Murat Sekman gibi…
Sevgili kardeşimle İstanbul´a ameliyat için gitmeden bir gün önce uzun uzun konuştuk..
Bana “ Abi günde 5 kere insülün iğnesi vuruyorum, bıkdım, usandım gidip ameliyat olacağım, 30 kilo da verip hayatımı inşallah normala döndüreceğim”dedi.
Birbirimize Sarıldık, helalleştik, İstanbul´a uğurladık…
Ama bizim dediğimiz, bizim düşündüğümüz olmadı.
Yüce Yaradının dediği oldu..
Kardeşim ameliyatından 15 gün sonra önce çoçuklarını ve ailesini sonra da kendisini ÖZ Fm mikrofonlarından “Bütün Sevenler Bizdendir” sloğanı ile tanıyan bütün sevenlerini öksüz bırakıp aramızdan ayrıldı.
Murat Sekman´ı yazmak ve anlatmak için onu tanımak gerekir. Yaklaşık 21 yıl aşkın bir dostluğumuz vardı. Benim tanıdığım Murat Sekman her şeyden önce kızlarına iyi bir baba, sevgili eşine de iyi bir eş oldu. Bizlere de iyi bir dost, iyi bir yol arkadaşı oldu.
Dün O´nu sevenleriyle ebediyete uğurladık. Her insanın tabutu el üstünde taşınır, ama bazı insanlar vardır ki hem el hem de yürekte taşınır.Murat Sekman öyle biriydi. Hep gülümseyen yüzüyle hatırlayacağız biz onu. Adını andıkça rahmet okuyacağız.
Güle güle dağların adamı… Senin yerine o dağlara çıkıp metrelerce yükseğe çıkan ateşler yakıp seni hatırlayacağım.
Mekanın Cennet, Ruhun Şad Olsun.
Cengiz SELCİ