Metal yorgunluk var denilerek Ak Parti tüm ülkede kadrolarını yeniledi. Kırıkkale´de de teşkilat yenilenmesi yaşandı. Nuh Dağdelen Kırıkkale il başkanı oldu.
Nuh Dağdelen geldiğinde barışacağız, birliği sağlayacağız diyerek başladı ve tüm kadrolarını heyecanlandırdı. Ancak çok geçmeden böyle bir gayesi olmadığı ortaya çıktı. İlçe Başkanlarını, Gençlik Kolları Başkanını ve yönetimi belirlerken kendisini belli etti. İlk çıkan dedikodu rüşvet iddiaları idi, kamuoyunda-sosyal medyada rüşvet iddiaları aldı başını gitti. Sırf rüşvet iddiaları hakkında “çok çirkin iddialar, İl Başkanı basın açıklaması yapıp insanları aydınlatmalı” dedim diye ihraç edildim. Ardından defter iddiaları başladı, Nuh Dağdelen´in görev verdiği kişilerin şirket defterlerini kendisinin tuttuğu iddiaları aldı başını gitti. Yanlışlar bunlarla sınırlı değildi Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcılığına, tek işi belediyelerle olan Geyik İnşaatın sahibi, Savaş Geyik getirildi. Belediye Başkanlarına baskı yapıldığı dilden dile dolaştı. Doğrudur yanlıştır, o adamın o görevde olması o dedikoduları kendiliğinden getirir, başka bir görev yok muydu da, bu görev verildi derler adama.
En ilgincime giden konu İl Başkanının, kaynak olarak eski Kırıkkale Valisi Bahrettin Demirer´i gösterdiği bir matematik hesabıydı. Sayın İl Başkanı her platformda siyasetle %5´in ilgilendiğini, %95´in ilgilenmediğini, %5´in hiçbir zaman memnun olmadığını, onların önemsiz olduğunu, önemli olanın %95´i memnun etmek olduğunu anlattı. İl Başkanının beceriksiz olduğunu o gün anlamıştım aslında. O gün bugündür İl Başkanının Ak Partiyi uçuruma sürüklediğine inanıyordum. Yahu arkadaş birincisi Bahrettin Demirer, bürokrat sen siyasetçisin. Bir siyasetçi, siyaseti bürokrattan öğreniyorsa o iş bitmiştir. Bir bürokrat siyaseti o kadar iyi biliyorsa girsin siyaset yapsın. İkincisi Eski Belediye Başkanımız Sayın Veli Korkmaz´da aynı kişiyi kaynak göstererek aynı şeyleri söylerdi. O kadar başarılı işler yaptığı halde, kendini halka bir türlü anlatamadı. O %5, %95´e açılan kapıdır, o %5 seni yada partini yada siyasetini %95´e aktaran kişidir. Yani o %5 şehirde algıyı yöneten, halkları istediği yöne sürükleyen kişilerdir. Hepsinin yanında olmasına gerek yok %3´ü yanındaysa başarıya yakınsın demektir. Sen hiç birini yanına almadın…
Mahalle Komite Başkanları görevden alındı, yerlerini dolduracak liyakatta kimse göreve getirilmedi. Partililer ihraç edildi, hatta mahkemeye verildi. Hata tehdit edildi. Erken seçim kararı verildiğinde, parti içi yay gibi gergindi. 57 aday adayı başvuru yaptı, temayül yoklamasında İl Başkanı Bayram Salim Bozdemir, Mustafa Özbayrak ve Şerafettin Atalay´ı açıktan desteledi. Temayülde oy kullananlara blok liste oy kullandırdı. Üstelik temayülde desteklenen Bayram Salim Bozdemir´in kardeşi Merkez İlçe Başkanıydı. Aday Adayı Ertan Taşkın tepki gösterince bir de kavga çıkarttılar. Adaylar belirlenip, Bayram Salim Bozdemir 2. Sıra adayı olunca aday adayları da küstüler. Üstelik temayülden birinci çıkartılan Mustafa Özbayrak seçim boyunca şehre hiç uğramadı.
Seçim zamanı belki de tarihin en amatör ekibi sahadaydı. Milletvekili Mehmet Demir´in 3-0´ın altı başarısızlık olur sözü tüm teşkilatın psikolojisini bozdu. Çıkıp evet kardeşim biz 3-0 yaparız diyemediler. 3-0 olmayacak diye seçimden sonra suçu atacakları isimler aradılar. Ak Partiyi paramparça ettiler. Mahalle Mitingi yaptılar, aynı Ak Partilileri alıp diğer mahalleye gittiler. Sonra Ramazan Sokağına geldiler. Sonra Seçim bürolarına geçtiler. Bütün konuşmalarında fitne, fücur, turnusol, aynı mihraklar gibi söylemlerle Ak Partililere laf attılar, küstürdüler.
Bir miting yaptılar. Ak Parti tarihinin en az katılımlı mitingi oldu. Gazetecilere ayırdıkları bölümün önü bomboş duruyordu. Üstelik Hürriyet Caddesi tarafı da boştu. Sevgi yolu tarafında da Vinç vardı. Meydan bomboştu! Gazeteler ve Gazeteciler yazdı. Hayda tehditler, hakaretler neler neler bir bilseniz. Neymiş Ak Partide iç savaş çıkartıyormuşuz, neymiş Başbakan çıkmadan bir saat önce fotoğraf çekmişiz. Bunu söyleyen herkese Sayın Başbakan konuşurken video var bende vereyim paylaş dedim. Ahlaksız gazeteci dediler. Cumhurbaşkanının adamları Kırıkkale´de not alıyor dediler. Eğer Cumhurbaşkanının adamları meydanın o halini değil de bizim yaptığımız haberleri not alıyorsa onlar da ihanet içerisindedir.
Beni ihraç eden, eski DSP adayı Ahmet Yücedağ´ın başkanlığını yaptığı Disiplin Kurulunun bir üyesi var. Adı Erdal Bakır… Çok tanımam kendisini, eski Gençlik Kolları Başkanıymış. Bir de sanırım tütüncülük yapıyormuş ama Polis üstüne gidince kaçak işleri bırakmış. Öyle söylediler bilmiyorum. Belki yapmamıştır günahını almayalım. Ama yaptığı bir şey var! Cumhurbaşkanına oy atmayın dedi. Hem de öyle gizli saklı değil herkese açık sosyal medya hesabından. Yazıklar olsun, ulan biz gâvura kızıp oruç bozar mıyız? Erdoğan´ı senin gibi adamlara yem eder miyiz?
İl Başkanı miting hakkında konuşurken kalabalığı yeterli bulduğunu söyledi. Eyvah dedim gittik! Zafer Caddesine, Nur Camiine doğru, Azaboğlu Camiinin araya, Sevgi yoluna taşan, insan selini andıran mitingler aklıma geldi. Nereden nereye dedim kendime. Uzun bir yola çıkmışız, şoförün hem ehliyeti yok, hem de şuuru kapalı. Bir de kibirli ben varım bişey olmaz diyor. Arabayı ehliyet mi sürüyor kardeşim? Diye de kızıyor.
Bayramlaşma töreninde konuşmalar yapıldı. İl Başkanı bende hata yapmış olabilirim, özür dilerim dedi. Herhalde sonunda gerçeği gördüler dedim. Ancak arkasından bir konuşmalar önce barışalım sonra fitne, fücur onlarla daha sonra hesaplaşacağız falan. Ne oluyor dedim ya, niye kinlendiriliyor, küskünler. Her seçimde küskünler oldu, ancak küskünler gitti ve yine Ak Partiye oy attı. Yine atardı küskünler ancak tehdit edildiler, atmadılar.
Murat Bulut bir yazı yazdı. Yazısında İl Başkanın bütün Belediyelere aday belirlediğini isim isim yazdı. Mevcut Başkanlar çalışır mı dedi? Haklıydı Murat Bulut, kimse çalışmazdı. İl Başkanı basın açıklaması yapıp “yahu kardeşim belediyeye daha 10 ay var, ne aday belirlemesi daha benim kalıp kalmayacağım belli değil” demesi gerekirsen, kulağını kıstı, yok hükmünde davrandı. Aklıma 2009 seçimleri geldi, Kırıkkale´nin tartışmasız en başarılı Belediye Başkanı olan Memduh Bodur, İl Başkanının zorlaması ile aday yapılmamış ve MHP´ye geçmişti. İl Başkanının Hacılar Kasabasına attığı dinamit, sonraları bir cinayete neden olmuştu. Hacılar´ı kaybetmişti AK Parti ama sadece Hacılar´ı değil. Yahşihan´ı, Balışeyh´i, Delice´yi, Çerikli´yi Karaahmetli´yi, Hasandede´yi, Hamzalı´yı kaybetmişti. Kırıkkale´yi de olmayan Demokrat Partinin adayına karşı kıl payı kazanmıştı. İl Başkanı yine Nuh Dağdelen´di ve İl Başkanının kibri o zaman da aynıydı…
Murat Bulut´un o yazısı Kırıkkale´nin aşırı gerilmesine neden oldu. Artık Ak Partililer birbirlerine sallıyor, herkes birbirini hainlikle suçluyordu. Her gün sahada olan Mehmet Demir´in çalışmadığı, göstermelik çalıştığı İl Başkanlığı tarafından pompalarken, temayülde birinci çıkartılan eski milletvekili Mustafa Özbayrak şehre bile uğramamıştı. MHP´li olduğunu söyleyen, İYİ Parti sevicisi, 3. Sınıf internet haber sitesi sahibi, Ak Parti düşmanı, kendisini gazeteci olarak tanıtan, esasen at çiftliği adı altında mandıracılık yapan Murat Tanır, İl Başkanı adına, Ak Partili gazetecileri, aşırı sert bir dille tehdit ediyordu. Yani artık seçim zaten 1-1-1 olmuş ve İl Başkanı da bu sonucu biliyordu. Yani Murat Tanır´ın yazısı aslında Nuh Dağdelen´in psikolojisinin özetiydi.
Sonuç mu?
Aslında benim ihraç edilmek pahasına Nuh Dağdelen´in göreve geldiğinden bu yana yazdığım her şey çıktı. Bir insan her konu da mı haklı çıkar? Vallahi ben bile şaşırdım. Konunun özeti şu; Ak Parti Türkiye´de kazandı, Kırıkkale´de Kaybetti. Bunun tek sebebi Nuh Dağdelen´dir. İstifa etmek yerine kutlama yapması da ayrı bir rezalettir. Sayın İl Başkanı, asla unutmamanız gereken bir şey var, İstifada bir Hizmettir.