NAS NAS NAS, ÇIK ORTAYA TOPAL ABBAS

Köşe yazarımız Yener Kazan'ın 'Nas Nas Nas, çık ortaya topal Abbas' adlı köşe yazısı.

Abone Ol

1971 yılı Kırıkkale Karalı köyünde bir kerpiç dam evde
Ne oldu, nasıl oldu, kim çaldı, kargaşa ve telaşı içinde
Seslendi ailenin reisi “O tabanca mutlaka bulunacak
Anlaşıldı mı mutlaka bulunacak. Toplansın hemen uşak
Durmasın tez elden gelsin suya bakmaya
Gün batmadan yardım etsinbizim deli Hatça

Derken kadınlı erkekli kuruldu yere bir garip halka
Diz çöktü, eğildi üzerine gözlerini kıstıktan sonra
Okudu ve de üfledi ortadaki su dolu bakır tasa
İki elini gezdirdi suyun üzerinde vurdu tasa çubukla
“Geldi mi, göründü mü, göründü mü” sesler arasında
Derken transa geçti üfürükçü, saçı başı dağınıkHatça

Kış, kış, kış
Nas, nas, nas
Git öte, gel beri en-nas
Nerdesin hannas, hannas
Defol ardımdan topal Abbas
Biliyorum karanlıktasın
Çık ortaya, gel buraya
Söyle tabancanın yerini
Orda mı, burda mı?
Ali de mi, Veli de mi?
Akılsızın birin de mi?
Kış, kış, kış
Nas, nas, nas
Çık ortaya topal Abbas
Söyle bana kör vesvasul hannas…

Yoğun endişe, merak ve beklenti içinde devam eden ritüeli dışarıdan koşarak gelen bir delikanlı sesi bozdu: “Buldum buldum helaya düşürmüş tabancasını Memed Ağam” sözleri karşısında kızgınlığını gizleyemeyen aile efradı şaşkınlık içinde toplandığı gibi dağıldı.

Kültür ve eğitimin düşük olduğu, gelenek ve göreneklerin dini kaide ve kuralların önüne geçtiği, genel kabul gördüğü, asırlardır cehaletin hüküm sürdüğü bir toplumda çalındığı iddia edilen bir tabancanın falcı tarafından “Suya bakma” yoluyla bulma yöntemine ait söylemlerdi bunlar.

2400 yıl önce Yunanlı filozof Sokrates: “Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez “dediği,
Kur’an,din ve imanın “Sorun, sorgulayın, körü körüne inanmayın, akleyleyin, aklınızı çalıştırın, aklını çalıştırmayanların üzerine pislik yağdırırım, başından belayı eksik etmem” mealindeki ayetler ve bilgelerin sözleri üzerinden asırlar geçmesine rağmen hala bu günkü çağda bile toplumun büyük bir kesimi sahte ve uydurma dini inançların etkisinden bir türlü kurtulamamıştır.

Bilimin gücüne inanmayıp, evrensel aklın gücünü geri plana itip okuyup-üfleyene inananmilyonlara varan sayıdaki cehaletin kucağındaki kuru kul yığınlarının oluşturduğu toplum bir türlü kendini yenileyememekte, hiçbir icat, teknolojik yenilik bulamamakta, gelişmekte olan ülke kategorisinden bir türlü gelişmiş ülke seviyesine yükselememektedir. Sonunda kendi insanını sömüren, değerlerini, kazanımlarını tüketen, sorunlarını çözemeyen kaos ve kargaşa içinde arızalı bir toplum olarak varlığını sürdürmektedir.