Konuşmasında adalet ve ahlak arasındaki kopmaz bağa dikkat çeken Öztürk, ahlaki ilkelerden yoksun bir adalet anlayışının sadece ceza üretmekten öteye geçemeyeceğini söyledi. Adalet sisteminin bireysel ve toplumsal ahlakla bütünleşmesi halinde suçun ve şiddetin azalabileceğini belirten Öztürk, “Ahlaki yapısı bozulan toplumlar, suçla mücadelede etkisiz hale gelir. Biz, tarihte adaletle anılmış bir milletiz ve bunun temelinde güçlü bir ahlaki yapı yer almaktadır” dedi. Her toplumda yanlış yapan bireylerin olabileceğini dile getiren Öztürk, asıl tehlikenin bu davranışların normalleştirilerek genelleşmesi olduğunu vurguladı.
Medya İçerikleri Ahlaksızlığı Normalleştiriyor
Günümüzde ahlaki yozlaşmanın yayılmasında kitle iletişim araçlarının önemli bir rol oynadığını ifade eden Öztürk, özellikle televizyon ve dijital platformlardaki içeriklere dikkat çekti. Gündüz kuşağında yayınlanan bazı kadın programlarının ve ahlaki sınırları zorlayan dizi ve programların, şiddeti ve ahlaksızlığı sıradanlaştırdığını belirtti.
Bu tür yayınların aile yapısını zedelediğini, çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu söyleyen Öztürk, toplumun değerleriyle bağdaşmayan davranışların milyonlarca kişiye ekranlar aracılığıyla sunulduğunu ifade etti. Ayrıca televizyon ve dijital platformlarda zararlı alışkanlıkların ve bağımlılıkların özendirici bir şekilde yansıtıldığını dile getirdi.
Sorumluluğun yalnızca denetleyici kurumlara bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Öztürk, ahlaki yapıyı bozan unsurlara karşı toplumsal bir duruş sergilenmesi gerektiğini söyledi. “Ahlaki sistem çökerse, toplumun ayakta kalması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Ahlak Bilgisi Dersi Ayrı Bir Ders Olmalı
Ahlakın yalnızca aile içinde öğretilen bir değer olmadığını belirten Öztürk, eğitim sisteminde de bu konuya daha fazla önem verilmesi gerektiğini dile getirdi. Mevcut müfredatta yer alan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersindeki ahlak konularının, ayrı ve bağımsız bir ders olarak okutulmasını önerdi. Ahlak Bilgisi dersinin, temel dersler kadar ciddiyetle ele alınması gerektiğini belirten Öztürk, çocukların teorik bilgilerle birlikte doğru davranışları günlük hayatta da görmesi gerektiğini söyledi. Aksi halde verilen eğitimin ve ailelerin nasihatlerinin etkisiz kalacağını ifade etti.