Dostum dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım mavi yosun dalgalanır sularda…
Kurt kuş,
Börtü böcek yanıyor!..
Evler,
İnsanlar,
Ormanlar yanıyor nerde iki ağaç için direnenler dedi tanış olduklarım,
Irmağının akışına sözde değil özdekurban olan bir gezgin olarak vazife çıkarıp kendime, soluğu Manavgat´ta aldım hemen o sabah.
Öncesi;
Atalarımın ruhu için tamamı kendi alın terimden kazma, kürek, tırmık ve su aldım henüz kimin neye ihtiyacı olduğunu bilmeden,
Sonrası ise;
Facebook hesabımdan paylaşımımı gören başta gazete patronlarım Sırrı Zengin, Cengiz Selci yazı işleri müdürüm Çağlar atmaca, İyi Parti Kırıkkale il başkanı Bülent Altınışık, MHP belediye meclis üyesi Murat Tanır, Türkmen Alevi Bektaşi vakfı genel başkanı Özdemir Özdemir, emekli öğretmen ve CHP kadın kolları eski üyesi Serpil Özlük, sade vatandaş ve dostum Erdal Demircan, ve MİHDER (mahalli idarelere hizmet derneği) genel başkanı vel-i nimetim Mehmet Dönmez´in gönderdiği hayır hasanetlerle aldığım zorunlu ihtiyaç ve çoğunluğu “su” olan yardım malzemelerini “cennet yörelerimiz Fetiye, Köyceğiz, Marmaris ve en çok da Milas´da kurulan stant veya bizzat yangın mahalini görmek amaçlı güvenli bölgeye oluşturulmuş dinlence yerleşkelerin de dağıttım.
Dönüşte gördüklerimi,
Duyduklarımı,
İzlenimlerimi,
Yolda rastladıklarımı,
Rastladıklarımın üzerimden memlekete gönderdiği selamı hasreti yazıp anlatacaktım ki;
Batı karadenizden dağ koptu!..
Mırık oldu yağmur…
Çamur oldu,
Sel oldu,
Azrail oldu, zaten hesapsız kitapsız yapılmış “HES” lerin önüne kondurulan koca ilçenin, yerleşim bölgelerinin üzerine aktı.
Canımız yandı!..
Bahar bahçe değil artık yirmi yıldır bir yanımız…
Ne bir çıldırtan denge,
Ne yaprak döken bir yanımız,
Nede bir yanımızda bahar bahçe kaldı…
Bir yanımız alev alev yanarken,
Bir yanımız çamur altında kaldı..!
Yazık!..