GÜNCEL HABERLER

Beşir’in Nankörleri!

Gazetemiz Köşe Yazarlarından Çağlar Atmaca'nın 'Beşir’in Nankörleri!' başlıklı köşe yazısı.

Abone Ol

Kırıkkale siyaset tarihinin en sevilmeyen siyasetçisi anketi yapılsa sanırım Beşir Atalay çıkar. Hoş; Kırıkkale’nin onu sevmesi çokta umurunda değil zira kendisi de Kırıkkale’den nefret edenlerden, kıytırık(!) görenlerdendir.

Kırıkkale siyaset tarihini en çok etkileyen, en çok belirleyici rol üstlenen kişi de o en sevilmeyen Beşir Atalay’dır büyük ihtimalle. Çünkü AK Parti iktidarında belirlediği il başkanları, belediye başkan adayları ve milletvekili adayları son 25 yıldır bu şehri yönetiyor.

Mesela Mehmet Saygılı, Beşir Atalay kontenjanından iki dönem belediye başkanlığı yaptı. Mürsel Akçay AK Parti İl Başkanı olarak yıllarca şehrin yönetiminde söz sahibi oldu. Bugün bile milletvekili olan Mustafa Kaplan siyasette bu ekip sayesinde var oldu. Gelen valiler, il müdürleri, il genel meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları hep Beşir Atalay referanslı isimlerdi.

Yani bugün Kırıkkale’nin geliştiğini de söylüyorsak geri kaldığını da ifade ediyorsak en büyük vebalde, ödülde Beşir Atalay’ın olmalıdır. Geriye dönüp Kırıkkale’ye baktığımda birkaç vitrin değişiminden başka bir şey göremeyince vebali boynuna diyor geçiyorum. Kırıkkale Üniversitesi kampüs adının değişmesiyle Beşir Atalay gündemi yeniden hortladı Kırıkkale’de faydalı mı? değil mi?

Üniversitenin kampüs adının Beşir Atalay olarak konulduğu dönemde en çok eleştiren en çok haber yapan gazeteci olarak yazıyorum bu yazıyı. En çok eleştiren Gazetenin bu köşesinde…

O dönem görev süresi dolan eski Rektör Ekrem Yıldız, giderayak kendisini görev süresi dolana kadar o koltukta tutan Beşir Atalay’a vefa göstererek Beşir Atalay ismini koydu kampüse, elbette senato oyuyla. Hakkında o kadar FETÖ söylemi olmasına karşın, Sabah Gazetesi’nde dahi FETÖ’cü olarak lanse edilmesine karşın, 15 Temmuz’da sokağa inmemesine karşın, üniversite olarak etkinlik yapmamasına karşın, baskılar artınca göstermelik boş otobüslerle konvoy yaptırmasına karşın kimse koltuğundan edemedi Ekrem Yıldız’ı. Kim edebilirdi ki? Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Hocam’ dediği Beşir Atalay vardı arkasında. O da günümüz siyasetçilerinden daha vefalıymış ki giderayak yaptı yapacağını Kırıkkale’ye ve üniversite kapısına yapıştırdı Beşir Atalay adını. Sadece üniversite kapısı değil orası bir nevi Kırıkkale’nin kapısı, kapının baktığı alana bakarsanız, kendi girişine değil Ankara – Kırıkkale karayoluna hitap eden bir tabela olduğunu ilk bakışta anlarsınız. Tabi şehir refleks olarak karşı geldi bu duruma haberler yazdık, sosyal medyada insanlar karşı olduğunu gösterdi, Beşir Atalay yazısı kaldırıldı, insanlar bir an olsun rahatladı, tepkinin işe yaradığını düşündü. Ta ki ertesi güne kadar Rektör Ekrem Yıldız yazı boyutlarını beğenmemiş olacak ki daha büyük boyutlarda yazı yazdırdı, Kırıkkale’nin giriş kapısına…

Gel zaman git zaman o yazı orada kaldı. Sayın Cumhurbaşkanı Beşir Atalay’ın yönettiği çözüm sürecine ihanet süreci dedi indirilmedi o yazı, Sayın Cumhurbaşkanı Beşir Atalay’ı kastederek (Ali Babacan’ın oluşumunda yer aldığı için) “Gelmiş 70 yaşına randevu istiyor. Ne söyleyeceksin!” dedi yine indirilmedi o yazı. Durdu da durdu…

Kader ya işte bir rektör görev süresi dolmak üzereyken yazmıştı o yazıyı bir başka Rektör Sayın Ersan Aslan kaldırıverdi durup dururken yazıyı. Hem de Beşir Atalay’ın sorumlu olduğu Sur’u Hendek’i hatırlatırcasına “Şehitler Kampüsü” yazısını yazıverdi aynı yere, aynı büyüklükte… İnsanlar, Kırıkkale’ye gelen Cumhurbaşkanının tabiriyle “İhanet Sürecinin” yürütücüsü Beşir Atalay’ın ismini değil, nüfus ortalamasına göre en çok şehit veren Kırıkkale’ye girerken ŞEHİTLER’in adını okuyarak girecek besmele çekip! Sayın rektörümüze de Senatonun her bir üyesine de teşekkür ediyorum, bu kadar anlamlı olurdu bir isim değişikliği, bu kadar değer katabilirdi ancak güzelim üniversitemize…

Gelelim Beşir Atalay’ın nankörlerine…

Sevgiden değil, korkudan veya çıkardan saygı kazananların sonu hep nankörlükle karşılaşmak olmuştur. Mesela Beşar Esad yıllarca Suriye’yi yönetti, sokağa çıktığında insanlar ona adeta tapınıyordu, isyan çıktı halk desteğinin büyük kısmını kaybetti ama devlet yönetimi hala Esad’daydı ve saygı devam ediyordu. Devrimin gerçekleşeceği hasıl olduğunda yanında bir Allah’ın kulu kalmadı. En çok Esad bayrağı sallayanlar en çok taşı attılar Esad’a. Beşer bu güven olmaz Beşer’e, eninde sonunda Beşer Şaşar!

Beşir Atalay’da kısmen Beşar Esad’ın kaderini yaşadı. Benzetme hoş değil farkındayım ama nankörler her yerde nankör! Beşir Atalay isminin değiştirildiği gün kimseden ses çıkmadı, birkaç gün geçince birkaç düşük volümlü ses geldi, eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tepki gösterene kadar Beşir Atalay sayesinde siyaset yapanlar dut yemiş bülbül gibiydi. Keskin Belediye Başkanı Ekmel Cönger, Kırıkkale Belediye Meclisi eski Başkan Vekili Çakır Yıldırım, AK Parti eski Yönetim Kurulu Üyesi Cesur Cebeci (daha varsa görmedim, affetsinler) hariç kimseden tık çıkmadı. Üzerinden 10 gün geçti eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül kabul edilemez diye açıklama yaptı, Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kaplan başta olmak üzere Beşir Atalay sayesinde siyaset yapan herkes hücuma geçti rektöre karşı! Oturun oturduğunuz yere şehitlerin adını kaldırmak haddinize mi nankörler! Siz gidin Beşir ağabeyinize nasıl nankörlük yaptığınızı anlatın…

İşte bu son olay Beşir Atalay’ın ‘kıytırık’ dediği Kırıkkale’ye nasıl kazık çaktığının resmidir. Beşir Atalay’ın var ettikleri Beşir Atalay’a bile nankörlük ettiler. Kırıkkale’ye etmezler mi? Kırıkkale’yi neredeyse 25 yıldır Beşir Atalay’ın atadığı nankörler yönetiyor, o şehirden gelişim beklenir mi? Biri Kırıkkalespor’a milyonlar harcar aman taraftar toplamasın karşımıza çıkmasın diye Kırıkkalespor’a nankörlük yaparlar. Biri Kırıkkale’de milyonlarca liralık yatırım yapar aman bu palazlanır karşımıza aday çıkar deyip önünü kesmeye çalışırlar, nankörlük yaparlar. Hiç bizi de Kırıkkale var etti, Kırıkkale yücelsin demezler!

Bu da ders olsun sana Beşir Bey, ben olsam yerinde bu konuda bir makale yazardım Kurucu Rektör olarak üniversitelerde ders niyetine okutulmasını sağlardım, ‘etme bulma dünyası’ diye. Neyse seni bizden kesinde senden bile çok seven Van’da, Diyarbakır’da üniversitelere verilir artık adın “İhanet Sürecinin Baş Mimarı” diye altın harflerle kazınır Türk olmayanların kanlı tarihine…