Genç bir ülkeyiz,
30 yaş altı nüfusumuz çoğu ülkenin toplam nüfusundan daha fazla.
40 milyona yakın bu genç potansiyel ülkemizin geleceği olacak.
Kaderimiz olacak.
Ancak ülkemizdeki gençlerin hali hiç de iç açıcı değil.
Fırsat eşitliği konusunda zerre adaletin olmadığı bir ülkede eğitim gibi geleceğin en büyük ışığı olan kulvarda gün geçtikçe uçurumun büyüdüğü aşikar.
Özel okullar ile devlet okullarından mezun olanların aynı sınava tabii tutulmaları da adaletsizliğin en büyük tarafı.
İnsanları sosyoekonomik olarak sınıflara ayıran bu sistemden vazgeçilmesi gerek!
Zenginlerin farklı, yoksulların farklı okullara gittiği bir sistemde adaletten bahsedemezsiniz.
O yüzden özel okullar tamamen kapatılmalı ve devlet okullarının kalitesi artırılmalıdır.
Bir diğer konu ise işsizlik ve gençlerin umutsuzluğu...
Ülkemizdeki genç işsizlik oranı yüzde 27´nin üstünde.
Yakında her üç gençten biri işsiz diyebileceğiz.
2017 yılında her üç gençten biri hayattan umudunu yitirmişken, 2019 yılında neredeyse her iki gençten birinin gelecekten umudunu kesmiş durumda.
Gençler iş bulamadıkça, hayattan umudunu kesiyor.
Yıllarca emek verip okuyan ve eğitimi bitince terkedilen gençlerin sayısı arttıkça yakın gelecekte ülke nüfusunun yaşlanması kaçınılmaz bir son olacak.
Üreten toplumdan tüketen topluma doğru büyük bir değişim yaşıyoruz.
İşsizlik, adaletsizlik nedeni ile her dört gençten biri ülkeyi terk etmek istiyor.
Tüm bunların nedeni:
Sorunları ile yüzleşmekten kaçan,
Adaletin her bireye eşit dağılımı noktasında çok büyük eksiklikleri olan sistemdir.
Kişi başına düşen milli gelirin zenginler tarafından nasıl paylaşıldığını aslında kendi ağızları ile sürekli gündeme taşıyan yönetenlerdir.
Adaleti adaletsizleştiren sistemin ürünüdür bu tablo.