VICIK VICIK YAĞ!..

Salağız ya hani!..

Okumamız yazmamız yok ya,

Bilmiyoruz,

Takip etmiyor,

Fransızız ya etrafımızda dönüp duran konulara…

Anlamayız,

Dinlemeyiz,

Korkak ve cahiliz ya hani!..

Salla gelsin bu tarafa nasıl olsa ikna edilmemiz kolay!..

Kolay;

Bin türlü yöntem var çünkü yıllardır deneyip sonuç aldıkları bu konu da…

Misal;

Laftan anlamıyorsak , dayakla…

Dayaktan anlamıyorsak vaatle…

Vaatten anlamıyorsak peşin peşin “makarna”

Yada

Muadili şeylerle,

Yani

 Ufak ufak rüşvetlerle!  milyonlarca kez ikna ettiler bizi!..

Maskelediler,

Perdelediler,

Üstünü kapatıp gizlediler milletin olanı kendilerine kullanırken,

Lakin,

Bu kez öyle değil!..

Her şey ortada,

Her şey ayan,

Her şey beyan her zaman olduğu gibi ama bu kez dokunmamaları gereken iki can alıcı yere dokundular…

Midemize ve cebimize!..

Yani,

Milletin kırmızı çizgisine.

Kardeşim MKE ekmeğimiz bizim…

Umudumuz,

Aşımız,

Geleceğimiz-hayalimiz,

Kurduğumuz-kuracağımız evimizin temeli bizim.

Yok özel değil özerkmiş de,

Yok statüsü değişmeyecek de yine devlette kalacakmış,

Yok işçisinin durumu korunurken yeni yeni işçi alımları neyim olacak, üstelik maaşları da şartlara göre güncellenecekmiş!..

Yersen!..

Bunun böyle olmadığını Şeker fabrikaların da gördük. Petkim de, Sümer bank da, Seka, Telekom, Tekel, Şişe cam;

Yahu, et balık kurumu nerde et balık!?

Kurulduğu günde beri kar eden Çaykur´a Tariş´e ne oldu merak edip soran var mı!?

Örnek çok yirmi yılda biriken!..

Hiçbir şey eskisi gibi değil artık Kırıkkale için, olmayacak da.

Bizzat,

MKE´den ekmek yiyenler, Kırıkkale aşığıyım diyenler tarafından memleketin köküne dinamit konulup patlatıldı hamdolsun!..

Allah sonumuzu hayırlı getirsin diyeceğim,

Ama

Hayrın gelmeyeceğinden adım gibi eminim.

Bu arada;

 “Körler topallar, birbirini ağırlarlar” misali,

her şey olup bittikten sonra ortaya çıkan Türk Metal sendikasının saygıya değer! yöneticileri durum değerlendirmesi yaptı geçtiğimiz hafta genel merkezlerin de toplanarak. Aman bir övgü birbirlerine aman bir övgü! Sorma gitsin... sonra  da birleşerek hepsi, hep bir ağızdan tensipleri ile kendilerini oturdukları (işgal de denilebilir!) koltuklara layık! gören başkanlarına vıcık vıcık yağ değil de, övgü dolu sözler! Dizdiler;

İşçi kimin umurunda, iş yeri kimin umurunda,

Memleket-millet, devlet kimin umurunda!..

Not: bundan sonra sendikacılık da sendikalılık da eskisi gibi olmayacak makine kimya da. En güzel yönü de bu oldu kanımca aklından “arkamızda sendika var” deyip dünyayı umursamayan çalışanlar için.