PAVYONCU ABUZER!..

Kısa bir süre de olsa yaptım,

Biliyorum!..

Herhangi bir siyasi partiye il başkanı olmak demek eskiden memlekette,

Düğünler de altın takmak demekti.

Hastaya eli dolu ziyaret,

Cenazeye cenaze yakınından daha çok yanmak,

Ağlamak demekti.

Taraftara iş bulmak,

Oğlunu kızını ev ve ekmek sahibi yapmak,

 Sonrasın da,

Gelinin-damadın tayinini yaptırmak demekti.

Akşam tencerede kaynayacak olanın tedarikçisi ,

Yağını suyunu-tuzunu-kıvamını ayarlayacak aşçısı,

Altında yananın tüpçüsü,

Gözünün nuru,

Hanenin teşrufatçısı demekti.

Elektriği-suyu kesilen başkanı bulurdu,

İlaç parası olmayan,

Arabası yolda kalan,

 Misafirliğe gidip de dönemeyen başkanı bulurdu hep.

Çocuğunu görmezdi eskiden il başkanı, nasıl büyüdü bilmez,

İlgilenmezdi hanımı, anası babası ile vatandaşla ilgilendiği kadar.

Kısaca:

Dertlinin derdini devralmak demekti!..

Hastanın acısını üstlenmek,

Ölünün tabutunu sırtlanmak,

Pavyoncu Abuzer´in hırslandığında  kafasını gözünü yarıp morarttığı “mazlum olmak” demekti  herhangi  siyasi partinin il başkanı yada ilçe başkanı olmak demek eskiden memlekette.

İşini-gücünü mahduma devretmiş, dünyevi işlerden elini ayağını çekip inandığı uğruna tüketecek zamanı parası olan esnaf, avukat,

Emekli memur,

Emekli işçi,

Yada

Milletvekilliği gibi, belediye başkanlığı gibi beklentisi olan iş insanları il başkanlığına talip olurdu eskiden.

Teşbihte hata olmaz:

Partiyi kullanarak zenginleşmiş kolpacılar,

Halihazırda devletle iş yapmaya devam eden sonradan olma servet sahipleri,  bir üfürükte kağıttan kule gibi yıkılacak yeni yetme iş insanı, alıcısının memnun olmadığı daireleri yapan müteahhit, davasını karşı tarafa satan avukat,  ilk fırsatta taraftarı olduğu yöne hönkürecek ve sel´in önünden kütük kapmaya programlanmış  tipler hiç olmadı eskiden siyasi partilere başkan.

Çünkü:

Bizim gibi ülkelerde bırakın il-ilçe başkanlığını, yönetici olmak bile “vermek” demekti, hiç almadan, servetinden, sağlığından, ailesinden, yaşantısından, her şeyinden…

Yaklaşık bir aydır papatya falına dönen AKP il başkanlığı en demokratik yöntemle “kime verilecek!”  tartışmalarına şahit olurken geldi aklıma!..