MAKBULE ABLA!..

Sac ayağı idiler resmen.

Bazen üçü bir arada,

Bazen de ikisi.

Genel de tek tek gelir belirli aralıklarla,

Toplanırlardı Makbule ablanın başına.

Allah için üçü de laf ebesiydiler.

Kelimelerle istediği gibi oynar,

İstediği anlamı yükler onlara,

İstedikleri sonucu alıncaya kadar takla attırırlardı her bir sözcüğe.

Kim yoksa yada örgütlü biçim de geç kalmışsa, er gelen onu över, ne yaman bilgili ve faziletli olduğunu anlatırdı ortama. 

Bazen bağış adı altında harçlıklarını alırlardı Allah için.

Bazen borç,

Bazen hediye,

Bazen burs tanıdıkları! Fakir çocuklar için sözüm ona,

Ama

Her seferinde öğlen yemeğine denk getirir meşvereti, bir buçuk yağsız dönerden aşağı yemezlerdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse.

Aslın da,

Makbule ablanın da hoşuna gidiyordu bu durum, zevk alıyordu yalan da olsa onların söylediğini dinlemekten, onların yüzünü görmekten.

Ve

Seçim zamanı gelip dayandı kapıya!..

Doktor Murat Kahraman´ın adı dolansa da kamuoyun da, Makbule abla aday oldu belediye başkanlığına.

Partiliyiz,

Mecbur yanın da duracağız ama kurmay heyetini de bu üçü oluşturuyor, üstelik üçü de partili değil.

Sonuç da Kırıkkale de tarihin en düşük oyunu aldı CHP.

Ve

Makbule abla bu hezimetin suçunu, sorumluluğunu ve faturasını bir buçuk dönere uzaktan bile bakmayan partililere çıkardı, başta bana ve Yücel Kızık´a…

Bir gün bürosuna gittim üniversiteyi kazanmış kızıma burs istemek için, bu üçü de orda oturuyor!..

Rahatsız oldular bir miktar beni görünce…

Sustular az biraz,

 Ama laf yarım kalmadı, eveleyip geveleyip bitirdiler birilerinin seçim de ne yaman hata ve kast yaptığını söyleyerek.

Yüzüme bakmayan Makbule hanım, hak verdi onlara, attı tuttu partiliye parti yöneticilerine, verdi veriştirdi küçük büyük herkese…

Beni tanıyan bilir,

Bir yere kadar sabır, ondan sonrasını ben de hatırlamam.

Ve

Öyle oldu!..

Sordum kurmay heyete toplu olarak, ki, biliyorum!..

-la hanginiz CHP´ye oy verdiniz bu güne kadar?

!!!!!

-Vermedik ama!..

-peki bu sefer verdiniz mi?

!!!!!

Elbette vermediler, biliyorum, kıvıramadılar, verdik-vermedik diyemediler, kaldılar öylece…

Makbule hanıma döndüm ve,

“ klavuzu karga olanın burnu boktan çıkmaz misali bir buçuk döneri bunlara yediriyorsun, harçlığı-bursu-hediyeyi bunlara veriyor arkadaşlığı bunlarla yapıyor, bizden oy bekliyorsun. Sana değil, ille de parti deyip sana oy veren kendime lanet edip kızıyorum, dedim ve hırsla çıktım oradan bursun da yüzün de senin olsun diyerek. (makbule hanımı en son o gün gördüm. Yirmi yılı aşkındır görmedim, görsem de selam vermem!)

O misal!..

Kimi görsem, kimle konuşsam, kimle bir meşverete kalksam sağcı, CHP milletvekili Ahmet Önal´ı öve öve bitiremiyor. Saygısından, sevgisinden, hürmetinden dem vurup, ne iyi insan olduğunu anlatıp duruyorlar… ki, onun seçilmesin de oyum ve emeğim olduğu için bu durum bana ayrıca gurur veriyor aslında…

Ancak,

Bunu söyleyenlere;

Peki “oy verecek misiniz” diye soruyorum;

“O iş başka” diyorlar…

Kıssadan hisse!..