KURBAN!..

Dinimizin ritüeli,

Olmazsa olmazıdır ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gidermek.

Karınca kararınca,

Az-çok demeden,

Elden geldiğince yardım,

Olanı paylaşmak,

Olmayanını  oldurmak fakir fukaranın,

Vicdan sahibi her insanın insan olma özelliğidir aynı zamanda da.

Yani,

Kitap böyle diyor!..

Sosyoloji de!..

Sohbetlerde,

Tanıtım,

Muhabbet ve her türlü meşveret de de insan kendi sunumunu yaparken bu özelliğini öne çıkarmaya çalışır hep,

Ve

Öyle bilinmek ister.

Sanal alemi izlerken şahit olduğumuz “iyi”  insanlar! En güzel örneğidir bunun.

Halbuki öyle değil durum.

Söz söylersin uçar derler,

Yazarsın şahit ararlar.

Herkesin dürüst,

Herkesin namuslu,

Herkesin yedi emin,

Herkesin güvenilir,

Herkesin yardım sever olduğu ülkemizde

Her mahalleye bir bekçi,

Her mahkemeye beş şahit,

Her senete üç kefil,

Her fakire yüz zengin az gelir.

Ama

Yine de namus erbabı, yardımsever! insanlarız biz.

İşi de kitabına göre,

Kavlince yaparız.

Mesela kurban!..

Vardır yoktur,

Sırat köprüsünü geçme aracıdır, değildir önemli değil.

Amaç kan akıtmaksa sözüm yok,

Ortalık kan revan her bayram da zaten…

Lakin,

Yardımsa niyet,

Destek olmaksa birkaç gününe garip gurebanın,

Doyurmaksa fakir fukarayı,

Kesilenin en az üçte birinin dağıtılması gerekmektedir.

Halbuki,

Her yıl olduğu gibi beyaz eşya bayii´lerin de derin dondurucu kalmadı bu bayram öncesinde.

Ebeeee demiş torun ebesine…

Cennetliksin biliyon mu?

Umamıyom oğlum umamıyom, demiş.

O misal,

Kitap başka yazar bizim ülkemizde, yaşam başka.

Dil başka söyler insan oğlun da, icraat başka.

Görüntü netse de sanal alem de, her şey “flu” gerçeğinde.

Not: geçtim fakiri fukarayı, dünyayı versen az gelir sandığın evlatların çok görür adama bir tike eti. Sonra da dersin ki, “vijdan sahibi adamım!” hadi len ordan. Atasını doyurmayanın etrafına faydası olur mu HÖDÜK?!