KİBAR FEYZO!..

Olmazsa elinden tutanın, arka çıkanın, savunanın, saldıranın vakti saatinde, dişin-tırnak gelebileceğin yer, sadece ve sadece doyurduğun boğaz, seyrettiğin manzara ile sınırlı kalır, büyük balığın küçük balığı yuttuğu karnı büyük dünyada.

Yalnızsan,

Bilmeye hakkın yoktur…

Bilgi yoksa fikir de yoktur.

Yahşihan ilçe Nüfus Müdürlüğü hafta sonu açık olacak Yahşihan ilçe Nüfus Müdürlüğü hafta sonu açık olacak

Hasbelkader yetiştirdin bir başına kendini,

Pazarlayanın yoktur…

Pazarlayan yoksa, hiçbir şeysindir.

Söylesen ukalalık,

Yapsan kibir,

Yakıştırsan şımarıklıktır adı.

Yani,

“şeyh uçmaz mürit uçar” misali, birinci adamın birinciliği, ikinci adamın bilgisi-görgüsü-mahareti ve pazarlaması üzerine kuruludur, ikinci olmazsa, “bir” diye herhangi bir adam olmaz-olamaz zaten.

Misal,

Beylik Ertuğrul gazinin büyük oğlu Savcı beyin hakkıdır ama kara Osman´ın Şeyh Edep Ali diye ikinci bir adamı vardır.

Sıradan bir şehzadedir Ak Şemsettin hocası oluncaya kadar 2.Mehmet.

Sevenleri için baş ucu kitabı olacak “Mustafa Kemal” adlı eserini tanıtırken söyledi Yılmaz özdil:

Dünyanın en şanslı insanı Mustafa Kemal´dir…

Neden? çünkü,

Nuri Conker ve İsmet İnönü gibi iki tane çok iyi yetişmiş, geleceği gören ve onu kendine eksen yapan ikinci adamı-arkadaşı var.

Bakın başarılı olmuş,

Tuttuğunu koparmış,

Hayalini-idealini gerçekleştirmiş insanlara, izleyin-araştırın-konuşun, arkalarında hep en az kendileri kadar bilgili, donanımlı yetişmiş ve iyi pazarlayan insanlar vardır.

Hatta biraz daha ileri gideyim:

“Genelde  birinciyi yetiştirip vitrine koyan bizzat ikincilerdir.”

Kibar Feyzo´nun ikincisi yoktur yaşamında.

O nedenledir,

Sevdiğine göz koyan ağa ve ağa yardakçısının  kata küllüsi ile köyden kovulması;

Elinde sazı,

Sırtında yatağı,

Cep delik-cepken perişan bir başına düşmesi İstanbul yollarına, hep o nedenledir..

Aklı başındadır Feyzo´nun aslında.

Köyünün en uyanığıdır, tecrübesi ise askerliktendir.

Feyzo bir başına, bedenin dayanabileceği ne iş olursa taliptir karnını doyurmak ve köyde bekleyen anası ve yarine para göndermek için geldiği İstanbul´da.

Amelelikle başlar işe…

Amele pazarında herkescikler iş bulur da bir tek bu bulamaz.

Çünkü ne elinden tutanı,

Ne arka çıkanı,

Ne tanıyanı-bileni-örgütü ve pazarlayanı vardır.

Bir keresinde,

İnşaatta çalıştırılmak için amele temin etmek üzere bir kamyonet gelir amele pazarına, içinden inen iş veren, daha evvel tanıdıklarına tek tek işaret eder,

Sen!..

Feyzo kendini gösterir, ben!

Sen,

Ben!..

Yok sen,

Ee ben!

Hayır sen,

beeenn!..

neticede Feyzo dımdızlak pazarda beklerken adamı olan biner kamyonete, gider çalışmaya…

nihayet zar zor da olsa bir iş bulur inşaatta Feyzo, maaş zamanı muhasebenin önünde herkes ile kuyruğa girer, ama herkes ile aynı maaşı alamaz. Nedenini sorar....

muhasebeci, “onlar sendikalı” der.

Feyzo, “ee bende Harranlıyım”

Malum!.. yediği küfür cabası,  işsizdir Feyzo yine.

Demem o ki,

Eğitimli de olsa insanlar,

 İlle de kendilerini anlayıp, en iyi şekilde başkalarına aktaracak ve pazarlayacak ikinci-üçüncü insana ihtiyaç duyarlar.  

Emek-ekmek-iş eksenli ve tek başına yaşıyorsa insan ve üstelik ikinci adamı yoksa yanında yakınında, yoksa pazarlayan birileri etrafında, bilgisi “ukalalık”,  söylediği “şımarıklık”, en içten, en samimi bile olsa  davranışı, çağın vebası “şımarıklık olur.

Tıpkı kibar Feyzo ve benim olduğum gibi!..

Not: kibar Feyzo´ya hayat veren gerçek sanatçı ve yediden yetmişe herkesin sevgilisi Kemal Sunal´a rahmet olsun…