Meclis`te konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun '17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında gelişen olayların araştırılarak sorumluların ortaya çıkarılması' amacıyla verdiği Meclis Araştırma Önergesi hakkında mecliste konuşan AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, şunları söyledi: 'Hukuk devletinde hukuk kendi işini yapacak, siyaset de kendi işini yapacaktır. Hükûmet ve Parti olarak bizler yolsuzluk yapanların karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz. Sayın Başbakanımız 'Eğer yolsuzluk yapan babamın oğlu da olsa, oğlum da olsa onun üzerine gideceğiz.' demiştir. Siyaseten de yapılması gerekenler yapılmış ve ilgili bakanlar, beraatizimmet asıl olmakla birlikte, görevlerinden istifa etmişlerdir. Ancak 17 Aralık operasyonu, 'yolsuzluk' adı altında yapılan, millî iradeye ve Hükûmeti devirmeye yönelik bir operasyondur, demokratik açılım sürecine ve terörün çözümüne yönelik sürecin önünü kesmek için ulusal ve uluslararası bazı güçlerin yolsuzluk kılıfı altında yapmış oldukları operasyondur.

17 Aralık komplosu
17 Aralık komplosunun, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve belediye seçimleri öncesinde Türkiye`nin yürüyüşünü durdurmaya yönelik bir hamle olduğunu herkes bilmektedir. On dört ay boyunca gizlenen ve 17 Aralıkta tüm emniyet ve adalet hiyerarşisi atlanarak siyasi mühendisliğe gidilmiş ve Türkiye`nin önü kesilmek istenmiştir. Yolsuzluk kisvesi altında yapılan, aslında çok farklı boyutları olan bir operasyon, asla bir rutin hukuki işlem değildir. Hukuki operasyon zırhında, birbiri içerisine çok farklı siyasi hedeflerin konulduğu, siyaset mühendisliği projesidir. Hazırlık tahkikatı gizlidir. Hazırlık tahkikatında deliller lehe ve aleyhe olmak üzere toplanır. Dosyaların gizli olması, hukukta, birincisi, soruşturmanın selameti açısından, ikincisi de şüphelerin infaz edilmemesi açısından gereklidir. Ama bütün bu süreçlere, hukukun genel ilkelerine uyulmamıştır. Masumiyet karinesi açısından tahkikat gizli olmalıdır dedik. Bu süreçte buna uyulmamıştır. On dört aylık bir bekletme söz konusudur. Emniyetçe ve savcılıkça bilgi sızdırılarak operasyonun ikinci ayağı olan medya devreye sokularak toplumda Hükûmet ve AK PARTİ aleyhine yolsuzluk algısı işlenmeye çalışılmıştır. Savcı bununla da yetinmeyerek, adeta basın açıklaması yaparak basına bildiri dağıtmıştır.

Büyük bir garabet
Böyle bir garabet, Allah aşkına, değerli milletvekili arkadaşlar, hiçbir hukuk devletinde olabilir mi? 'İki dakika süren var, ifadeni ver, çık.', 'Efendiler seni kurtarsın.' demek hangi hukuk devletinde vardır? Diğer taraftan, farklı soruşturmaların, tesirinin güçlü olması açısından, aynı güne denk getirilmesi, maalesef yargıdaki belli bir grubun siyaset mühendisliğine soyunması anlamına gelmektedir. 'Operasyon hukuka aykırı bir şekilde başlamış ve aynı şekilde devam etmektedir ve masumiyet karinesi çiğnetilmiştir.' dedik. Halbuki, aslolan, öncelikle hukukçuların uyması gerekir hukuka. Yargının dışında olan eğer bir hukuksuzluk varsa yargı gereğini yapmalıdır ancak hukuk camiasında, yargı camiasında hukuksuzluk yapan varsa, siyasi mühendisliğe soyunan varsa yargı ve hukuk gereğini yapmalıdır. Yargı içerisinde yanlışlık yapan varsa dokunulmaz olmamalı, imtiyaz sahibi olmamalıdır. Diğer taraftan, HSYK bir idari kuruldur, yargılama kurulu ve yargı makamı değildir. Buna rağmen, idari kurulun yürüyen bir davayla ilgili açıklama yapması Anayasa'mızın 138 maddesinin açıkça ihlalidir.

Milli birlik vurgusu
Bunun, muhalefet partileri de bilir ki AK PARTİ'nin varlık sebebi yolsuzluk, yasak ve yoksulluğa karşı çıkışıdır. Bu hukuk dışı operasyonla toplum vicdanında AK PARTİ aleyhinde yolsuzluk algısı medya üzerinden oluşturulmak istendi ancak toplum ve milletimiz oynanan oyunları gördü, fotoğrafın tamamına şahit oldu. 30 Martta sizler de göreceksiniz. Herkes hukuka uymalı, herkesten önce de yargı hukuka uymalı, asla tuz kokmamalı. Yargı elindeki hukuk silahını siyaseten kullanmamalı. 17 Aralık mühendisliği milletin Hükûmetini ve milletin iradesini hedef almıştır. 17 Aralık mühendisliği Türkiye ekonomisini, demokrasiyi, sandığı hedef almıştır; Türkiye'nin enerji yatırımlarını, Türkiye'nin aktif, onurlu dış politikalarını hedef almıştır. 17 Aralık mühendisliği hangi partiye oy verirse versin, ayrım yapmaksızın milletimizi, milletimizin alın terini hedef almıştır. Yine, 17 Aralık mühendisliği Diyarbakır'da oluşan kardeşlik iklimini, susan silahları, gelmeyen şehitleri, ölüleri, çözüm sürecini, kardeşliğimizi, millî birlik ve beraberliğimizi hedef almıştır.

Yargı ve Emniyet
Yargı ve emniyet üzerine çöreklenmiş bir yapı, aldığı talimatlarla Türkiye'nin istikrarına, güven ortamına, Türkiye'nin büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikastta bulunmuştur, hatta çöreklenmiş bu yapı egemenliği milletten alıp yargıya devretmek için kirli tpuzaklar kurmuştur. Halbuki bu tuzaklara gerek yoktur. Demokraside millet getirir, millet götürür. Önümüzde 30 Mart seçimleri, bir yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri ve bir yıl sonra genel seçimler var. Eğer, millet memnun değilse iktidarı görevden alır, son söz milletindir. Millet bize destek oldukça biz de bu emaneti kimseye yedirmeyeceğiz. Yeni Türkiye'de hükûmetleri sadece millet işbaşına getirir, sadece millet görevden alır; birtakım kurumlar içindeki illegal yapılar asla değil. Medya, geçmişte yaptığı gibi millete, siyasete yön vermiştir ama artık asla veremeyecektir. Sermaye, geçmişte yaptığı gibi Hükûmet kurmuş, asla kuramayacaktır bugün. Uluslararası şer odakları, geçmişte olduğu gibi içerideki hain taşeronları kullanarak ülkemizi ameliyat edemeyeceklerdir. Biz, buna asla fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Eski Türkiye'de Türkiye'nin alışkanlıkları artık geri gelmemek üzere tarihe geçmiştir. Yeni Türkiye'de egemenlik milletindir, söz de karar da yetki de milletindir.

Operasyonun hedefi
Çözüm süreci, bu saldırı ve sabotajlara rağmen güçlü bir şekilde gelişecek, kardeşliğimiz pekişecek, millî birlik ve beraberliğimiz güçlenmeye devam edecektir. Operasyonun hedefi yolsuzlukla mücadele değil, millî iradeye operasyondur, Hükûmeti devirmeye yönelik bir operasyondur, 30 Mart seçimlerine, cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik operasyondur. Hukuki olmadığını, bu operasyonların siyasi olduğunu vatandaşımız da biliyor. Bu nedenle sandıkta, 30 Martta da buna vereceği cevaptan şüphemiz olmadığını tekrar beyan ediyorum. Ülkemizin dünyanın sayılı ekonomilerinden biri olması, 2023 vizyonundan, terörün çözümüne yönelik atılan adımlardan, mazlum ülkelerin temsilcisi olmamızdan, dışarıda itibar kazanmamızdan, millî gelirimizin artmasından, şehitlerin gelmemesinden kim memnun değilse operasyonun arkasında onların olduğu da açıktır. Demokratik açılım sürecinin önünü kesmek için ulusal ve uluslararası bazı güçler devreye girmiştir. Hiç kuşkunuz olmasın yeni Türkiye, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine, büyük Türkiye idealine el birliğiyle yürüyecek, adeta koşacaktır.'