OĞUZ UÇAR


UĞUR DÜNDAR

UĞUR DÜNDAR



Bugün haddimi biraz aşmak istiyorum!

Çocukluk dönemimde TRT ekranlarından izleyip hayran olduğum, Duayen Gazeteci Uğur Dündar´ı kendi penceremden anlatmaya çalışacağım? 

Öncelikle itiraf etmeliyim ki; bu mesleği sevmemde kendisi etkili oldu. 
Çünkü onun yaptığı haber programlarla büyülendim ve bu mesleğe gönül verdim. 
Gazeteciliğe başladıktan sonra da her zaman da kendisini örnek aldım. 

Hayatın bir cilvesi işte, bir gün kendisi ile yollarımız Hürriyet çatısı altında kesişiverdi.

Hatta, Hürriyet´in 49´ncu kuruluş yıldönümü olan 1 Mayıs 1996 tarihinde düzenlenen törende her ikimiz de Hürriyet´in Gümüş Rozetini aldık. Ertesi gün Hürriyet gazetesinde yapılan haberde isimlerimiz alt alta yazıldı. Çocukluktan bu yana hayran olduğum Uğur ağabey ile aynı gün Hürriyet´in Gümüş rozetinin yakama takılmış olması ise beni gururlandı.

 

Ama ne yazık ki, ben o rozeti o dönemlerde TBMM Başkanı olan Sayın Hüsamettin Cindoruk´un Abant yolundaki evinin bahçesinde düşürdüm. Fakat o gazetenin kupürünü hala saklıyorum.

***

Hürriyet, deyince rahmetli Sedat Simavi´yi anmadan geçmek olur mu?

Asla olmaz!

1.Mayıs.1948´de Hürriyet Gazetesini yayın hayatına sokan ve Türk Basınının Amiral Gemisi yapan Sedat Simavi,  genç gazeteci adaylarına “Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama insan büyük zevk içinde çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et! Mecbur kalırsan kır, sakın satma!” diye seslenmişti. 

O sözler bizler için adeta Mesleki Anayasa değerindeydi!

Bizim dönemlerimizde mesleki bilgi ve birikim ile birlikte, dürüst ve ilkeli olmak da çok önemliydi. Gazetecilik mesleğinin itibarını yere düşürecek tipler Hürriyet kadrolarında asla yer bulamazdı! O günlerde halkımız “Hürriyet yazdıysa, doğrudur” diye inanıyordu.

Bugün her kanalda boy gösteren yalaka tipler, o günlerde Cağaloğlu Bab-ı Ali Caddesi üzerindeki Hürriyet gazetesinin önünden bile geçemezlerdi!

...O günün Hürriyet çalışanları, girdikleri her ortamda nezih davranışları, mesleki bilgi ve birikimleri ile dikkat çekerdi. Gazeteci kökenli patronumuz Simavi ailesi başta olmak üzere Hürriyet çatısı altındaki bütün büyüklerimizin tek hedefi dürüst gazetecilik yapmaktı. 

O yüzden tüm siyasilere mesafeliydiler. 
İşte bu yüzden o günlerde her şey çok daha güzeldi!

Ama bir gün Türk Medyasına, farklı iş sahipleri girmeye başladı.
Onlar siyasilerle kol kola girmeyi tercih edince gazetecilikte erozyon başladı.
Meslek ilkeleri bir kenara bırakıldı. Gazeteciler sendikasızlaştırıldı ve hızla bu günkü itibarsız döneme gelindi.

***

Rahmetli Sedat Simavi´nin sözlerine ilave olarak ben de diyorum ki;
“Gazetecilik yorucu olduğu kadar, namuslu olarak ayakta kalabilmenin zor olduğu nadir mesleklerden biridir.”

İşte Uğur Dündar...

Ömrünün 50 yılını bu mesleğe vermiş ve adını hiç lekelememiş gerçek bir duayen gazeteci olarak hala dimdik ayakta duruyor. Yalakaların, soytarıların cirit attığı mesleğimizde, daha hala ilk günün heyecanı ve titizliği içinde çalışarak bizlere ışık saçıyor. Gittiği her bunun için saygı ve sevgi görüyor.

Cuma günleri bir şey açıklamak moda olduğu için şimdi ben de bir şey açıklıyorum;
Bu Cuma günü, yani 28 Ağustos tarihinde Uğur ağabey 77 yaşına giriyor haberiniz olsun.

Kendisine, sevdikleri ile birlikte sağlık huzur ve mutluluklar içinde nice yıllar diliyorum.