OĞUZ UÇAR


HAYATIMIZ ŞAKA GİBİ...

HAYATIMIZ ŞAKA GİBİ...


Şaka gibi bir hayat yaşıyoruz...


Çünkü, bize vaat edilen bir çok şey gerçekleşmiyor ve umutlarımız yıkılıyor.
Hal böyle olunca da; hayatımız önce şakaya, sonra kabusa dönüyor!..

2002´den bu yana ülkeyi idare eden AKP ile “Neredeeeeen, nereye geldik!” demek aslında çok doğru. Gönlümüzün kırıldığı, umutlarımızın yıkıldığı o kadar çok olaylar yaşadık ki; hangisine üzüleceğimizi şaşırdık.

 

Onun için yaşadıklarımızı şaka gibi görmeye başladık.


***

Yakın zamana kadar “Turkuaz Tablolara” ve “Maskeler satılmayacak, ücretsiz olarak evlerinize ulaştırılacak” sözlerine inanmıştık.

 

Kısa süre sonra 5 maskenin bile dağıtılamadığına şahit olduk.
Bizi yönetenlerin “Maskeler artık para ile satılacak” açıklaması ile kendimize geldik.
Böylece daha önce söylenenlerin şaka olduğunu anlamış olduk.

Yaşadığımız bir başka şakayı da Türk Tabipler Birliği ile CHP´li Büyükşehir Belediyeleri bozdu...

Bu kurumlar “Turkuaz tablolar ile gerçekler halktan gizleniyor” diye çıkış yaptığında, iktidar tarafı tepki göstermişti. Ancak, çok geçmeden Sağlık Bakanlığı gerçekleri kabul edip rakamları revize edince, tablonun rengi birden bire değişti.

Anlaşılan, iktidar bize şaka yapmıştı...

 

***

Bu ülkede Covid-19 ile mücadele de, şaka gibi devam ediyor...

İzin verirseniz kendi yaşadığım olayı anlatayım;
Eşim ile birlikte yüksek ateş, eklem ağrıları ve nefes almada zorluk şikayetleri ile Aralık ayının 16´sında hastaneye gitmiştik. Orada bizi dinleyen bir hekim, test için “burundan sürüntü” alınmasına  onay verdi. Akşam saatlerinde telefonumuza gelen mesaj ile Pozitif olduğumuzu öğrendik. Bizi arayan sağlık ekipleri de elimizdeki ilaçlara hemen başlamamız gerektiği söylediler.

 

Hem kendi sağlığımız, hem de dostlarımız için üzerimize düşeni yapmaya başladık.
10 günlük karantina sürecinde, bağlı hem olduğumuz Sağlık Ocağındaki Aile Hekimimiz ile birlikte Sağlık Bakanlığı birimleri tarafından aranmaktan mutlu olduk.

Ancak Negatif´e dönüp dönmediğimizi anlamak için tekrar hastaneye gitmek istediğimizde, bizler için yeni test yapılmadığını hayretle öğrendik.

Bizim gibi bu hastalığa yakalananların 10 günün ardından hala pozitif olup olmayacaklarını hekimlere sorduk.  “Olabilirler” yanıtını alınca dehşete düştük.

İster istemez aklımıza şu sorular geldi;
1- Hastalık geçirenler riskli süreçlerinde, masum insanlara da bu hastalığı bulaştırılmış olsalar bunun vicdani sorumluluğu kimin olacak?
2- Bu durum pandemi ile mücadele sürecini sekteye uğratmış olmayacak mı?


***
Kim ne derse desin; bu süreç iktidar tarafından iyi yönetilemedi. Hala da yönetemiyorlar!..

 

Pandemi mücadelesinde yeni bir perde açıldı.

 

Ülke nüfusumuz 84 milyona ulaşmışken Çin´in SinoVac firmasından 3 Milyon doz aşı geldi.

İlk aşıyı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan´da aşı olurken vatandaşlara çağrıda bulundu. Kendisini görüntüleyen gazetecilere konuşan Erdoğan 25-30 Milyon doz daha aşının geleceğini söylerken tarih veremeyince içimi bir korku kapladı...

O an iktidar sahiplerinin maske dağıtımındaki sözleri aklıma geldi.
Maskelerimiz ücretsiz olarak evlerimize teslim edilecekti. Ama kısa bir süre sonra “Pamuk eller cebe” denildi. Herkes kendi parası ile maske derdine düştü.


Umudumu kaybetmek istemiyorum ama “Maskelerde olduğu gibi aşıda da herkes parası ile alsın” denilir mi? bilemiyorum.

Bekleyip, hep birlikte göreceğiz!..

 

***

Eskiden bir bisküvi reklamı vardı!
Piyano başına toplanmış çocuklar oynuyordu bu reklam filminde...

 

Bir bilmecem var çocuklar

Haydi sor, sor,
Çayda Kahvaltıda yenir

Acaba nedir? nedir? nedir?
Bisküvi denince akla,

Tamam şimdi buldum!

Hemen onun adı gelir

Denildiğinde, çocuklar o markanın adını haykırırdı.

 

Yaşadığımız şaka gibi olaylar ile başımız döndü, işte onlardan bazıları;
* 2018 yılında 3600 Ek gösterge vaadi yapılmıştı, şaka oldu!

* 2000 sonrası emekliler için “İntibak Yasası” çıkarılacaktı şaka oldu!

* Pandemi sürecinde özveri ile çalışan sağlık çalışanlara ek ödeme sözü, şaka oldu!

* Cemevleri´ne hukuki statü verilecekti, şaka oldu!
* İmzalanmış olan “İstanbul Sözleşmesi”ne rağmen, bu ülkede hala kadın cinayetlerinin önlenememesi şakanın da ötesinde artık kabusa döndü!
* Ankara´da muhalif siyasetçiler ve gazeteciler saldırıya uğruyor.

Ülkeyi yönetenler ses çıkartmıyor şaka gibi...

Daha ne diyelim?

O bisküvi reklamındaki sözleri şimdi sizler için değiştiriyorum;

Bir bilmecem var vatandaşlar
Haydi sor, sor

Her seçimden önce hep o yenir

Acaba nedir, nedir?

Şaka denilince akla

Tamam şimdi buldum

Hemen onun adı gelir!...

 

Son cümleyi size bıraktım...
Çünkü sizler Şakacı´yı biliyorsunuz artık...