Allah rızası için bir bardak su ver de ölmüşlerinin başı için içeyim dayı vallahi ciğerim yanıyor” demiş dilenci kadın Haşim babanın dükkanından içeri girerek.

Para değil istediği kadının,

Ekmek aş hiç değil,

Birde ölmüşlerin canı girince işin içine,

“gel şöyle otur da vereyim suyunu kızım” diyor Haşim baba koltuğu işaret ederek…

O,

Damacanadan bardağa su doldururken dilenci kadın, masanın üstünde duran ve babaya gelinim dediği ve sevdiği bir yakınından hediye edilen ve severek-aşkla kumaş kesip biçtiği “makası” torbasına atıvermiş.

Bir saat sonra lazım olan makası koyduğu yerde göremeyince telaşlanmış,

 Paniklemiş,

Çarpana çalmış “yahu nereye gider bu makas” diye koca usta (Aslında tüm feveranı sitemi, kendisine. Bunca yılın esnafı, haşin babası nasıl olurda hatıraya sahip olamadım diye.)

Karşıdaki berbere sormuş,

O da az evvel su verdiği dilencinin almış olabileceğini söylemiş.

Ben geldim ve tanıdığım olan başka bir dilenciyi arayarak durumu anlattım, oda “falancayı tarif ediyorsunuz o yapar” dedi.

Polisi aradı Haşim baba…

Sağ olsunlar koşarak gelip araştırmaya başladılar.

Ve

Üç gün içerisinde makası hırsızdan alıp,

Uykusuz-umutsuz,

Hatta nerdeyse üç gündür ekmekten aştan kesilmiş Haşim ustaya teslim ettiler.

Sezar´ın hakkı sezar´a misali,

Gerek asayiş,

Gerek hırsızlık-cinayet,

Gerek terörle mücadele veya başkaca birimlerle birlikte Kırıkkale polis teşkilatı Türkiye ortalamasının çok çok üstünde özveri ve performansla çalışıyor…

Emeği geçen başta emniyet müdürümüz olmak üzere hiyerarşik sıraya göre kim varsa, herkese ayrı ayrı teşekkürü borç bilirim Kırıkkale yaşayanı olarak.

Sayın valimizden de daha önce olmasını arzu edip sorduğum bir şeyi bunu vesile edip tekrar sormak istiyorum.

Kırıkkale’de gıda ve yem işletmelerine sıkı denetim Kırıkkale’de gıda ve yem işletmelerine sıkı denetim

Sayın valim:

Meslekte atmış beş yılını devirmiş,

Ve

İlerleyen yaşına rağmen ülkemize hala katma değer kazandıran kaç zanaatkarımız kaldı Kırıkkale´mizde, sayısı bir elin parmaklarını bulmayan ve tüm olumsuz şartlara rağmen geçinmeye ve mesleğini yaşatmaya çalışan bu insanlara devletin yardım edebileceği bir fon yok mudur, esnaf odaları başkanları kendi itibarlarının! derdinde olduğu için onları atlayarak sizden en azından bir plaket istesem onlara, çok mu şey istemiş olurum?

Not: anlatılana göre olayı öğrenen dilenci kadının kocası sopaya yatırdığı karısını hem dövüyor, hem de  “kızım biz çingeneyiz, altın çalarız-para çalarız, dilencilik yaparız ama terzinin makasını alıp asla mesleğini çalmayız, onurumuzla oynadın alçak” diye söyleniyormuş…

Ne diyelim!

Mesleğe saygı, meslek onuruna sahip çıkmak böyle bir şey olsa gerek herhalde!..