Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Çağlar Atmaca


ALİ ABİ’NİN ARDINDAN

ALİ ABİ’NİN ARDINDAN


Tam tarih hatırlamamakla birlikte 2019 yılıydı, Işıklar Köyü Muhtarı Ali Bedir, elinde bir takım evraklarla gazetemize gelmişti. 


Üzerinde ki mavi gömlek ter içinde kalmış, yüzü simsiyah olmuş, sinir ve stresten eli ayağı titrer haldeydi.


Konuşurken sesi titriyor, “Büyük vurgun var yeğenim, köyümüzün tarlalarını çalıyorlar” diyebilmişti.


Sakinlemesi için su ikramında bulunduk. Odaya geçtiğimizde biraz olsun sakinlemişti. 


Heyecanlıydı, canı yanmıştı, sinirliydi…


Konunun izahını yapmaya başladı, Gazetemizin imtiyaz sahibi, köylüsü Sırrı Zengin ve bizim anlayabilmemiz için.


Balışeyh Belediyesi bir imar uygulaması yapmış, tarım arazilerini, sanayi arazilerine çevirerek vergilerin artmasına neden olmuş, düzenleme ortaklık payı adı altında da köylünün tarlaları neredeyse yarı yarıya azaltılmıştı.


Kanun, nizam, yönetmelik Ali Abiye göre göz ardı edilmiş; tebligatı, kurumlardan alınan izin yazıları, çizimler, ya hiç yapılmamış ya kanunsuz yapılmış ya da kılıfına uydurularak yapılmıştı.


Üstelik bu uygulamadan hemen önce belediye mücavir alanı genişletilmiş, Işıklar Köyünün de içinde bulunduğu birkaç köy arazisi, Belediye sınırları içerisine dâhil edilmişti. Genişleyen mücavir alanı içerisinde ki yüzlerce dönüm hazine arazisi yok parasına, kılıfına uydurularak satılmıştı. İmar uygulamasından sonra ise köylünün arazileri dağlık, yamaç yerlere taşınırken, yok parasına satılan arazilerse en değerli yerlere taşınmıştı. Vurgun büyüktü, meblağ milyonluktu…


Ali abi gazetemize hem fikir alışverişinde bulunmaya hem de sesini yükseltmeye gelmişti. Mücadele edecekti, köylüsünün arazisinin kendi tabiriyle gasp edilmesine müsaade etmeyecekti. Savaşacaktı Ali abi, kanının son damlasına kadar savaşacaktı…


Öyle de oldu!


İlerleyen süreçte köylüler bir araya getirildi. Yapılan uygulama hakkında köylülere bilgi aktarıldı. Hukuki danışmanlıklar alındı. Usulsüzlükler bir bir tespit edildi. Siyasi ve bürokratik görüşmeler yapıldı. Davalar açıldı, Cumhurbaşkanına, İş İşleri Bakanına ve Ak Parti Genel Merkezine mektuplar yazıldı. Parti gözetmeksizin siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri köye davet edildi. Sorunlar, yanlışlar ve istenmeyen uygulamalar siyasetçilere bir bir anlatıldı. 


Yapılan her hamle sonuç vermeye başladı. Milletvekili Ahmet Önal, Türkiye Büyük Millet Meclisine konuyu taşıdı. Ak Parti Milletvekili Ramazan Can, Belediye Avukatıyla geldiği Işıklar Köyünde köylülere davaya cevap dahi verilmeyeceğini ve yanlıştan dönüleceğinin sözünü verdi. 


Açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararı başta olmak üzere her şey Işıklar Köyünün istediği gibi ilerledi. Her ne kadar Ramazan Can, davaya cevap dahi verilmeyeceğinin sözünü verse de, Balışeyh Belediyesi mahkeme sürecinde imarın geçmesi için her yolu denedi. İmar uygulaması için kurumlardan alınması gereken yazıların birçoğu eksikti. Yapılan tebligatlar güya Belediye Panosunda asılarak yapılmış, kılıfına uydurulmuştu. 


Müfettişler geldi, incelemeler yapıldı, bir yandan yargı süreci devam ederken, diğer yandan bürokratik ve siyasi girişimler devam ediyordu. Hal yoluna giriyor, adalet santim santim tecelli ediyordu. Mahkemelerden köylü lehine kararlar çıkarken, müfettiş raporlarında belediyenin usulsüzlükleri kelime kelime raporlara geçiyordu. Soruşturmalar açılıyor, soruşturmalar neticesinde Ali Dedelioğlu hakkında Ceza Davası açılmasını onaylayan yazı bizzat İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından imzalanıyordu.
Köylü hakkına, suçlular ise cezalarına çok yakındı…


Bir şeyler oldu, anlamsız bir şeyler gerçekleşmeye başladı. İç İşleri Bakanı imzasıyla, müfettiş raporlarına ve soruşturma sonuçlarına binaen Ali Dedelioğlu hakkında ceza davası açılması gerekirken, Danıştay hukukla, adaletle ve hakkaniyetle örtüşmeyecek şekilde ceza davası açılmasına gerek görmedi. Oysaki her şey resmi evraklarla ap açık ortadaydı. Yapılan birçok eksik, yanlış, kanunsuz eylem dosyaların içerisindeydi. Ne olmuş olabilirdi?


Ali Abiye göre yargıya müdahale vardı. Süreçte tehditler oldu, süreçte teklifler geldi ama Ali Abi santim kıpırdamadı köylünün davasında. Ne tekliflere göz ucuyla olsun baktı ne de tehditlere boyun eğdi. Hepsini göğüsleyebilirdi, zerre miktara kendini satmazdı. Ali abinin kafasında çok soru işareti vardı. Acaba Adalet Bakanlığında ki değişim dosyayı etkilemiş miydi? Zira yanlıştan dönüleceğinin sözünü veren ama sözünü yerine getirmeyen Ramazan Can’ın yeni Adalet Bakanıyla hukuku herkesçe malumdu…


Bu soru işaretleri ve bu karmaşanın içerisinde Ali Abi stres yaşıyordu. Köylüsünün hakkını savunmalıydı. Son zamanlarda geceleri uyuyamıyor, dosyalar üzerinde saatlerce çalışıyordu. Ne olursa olsun davayı kazanacaktı. Hak yerini bulacak, adalet tecelli edecekti. Gerekirse Anayasa Mahkemesine hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidecekti. Ama ne olursa olsun köylüler hakkına, suçlular cezasına ulaşacaktı.


Kaza yapmadan önceki gece neredeyse hiç uyumamıştı Ali Abi. Durgundu, yorgundu... Evraklarını topladı, Ankara’ya gidecek davalar hakkında bir takım görüşmeler yapacaktı. Oğlu Harun babasına gitme baba, yorgunsun dedi. Oturacak zaman değil demişti Ali Abi, zaten oturamazdı, ailesi de biliyordu. Yola çıktı, Ankara’ya gitti. Görüşmelerini gerçekleştirdi, dönüş yoluna geçti. 


Zaten yorgun, zaten kafası karışıktı. Kaza yaptı, belki dalgınlıktan, belki yorgunluktan belki de kafasının karışıklığından önce bariyerlere çarptı sonra hayatını kaybetti. 


Köyünün, köylüsünün hakkını ararken, hayatını kaybetti Ali Abi…


Ben şahidim, zerre kıpırdamayan onurlu ve şerefli duruşuna ben şahidim.
Ben şahidim, köylünün hakkını kazanmak için mücadelesine, savaşına ben şahidim.
Ben şahidim, aldığı her bir oyun, yüklendiği en ağır sorumlulukların dahi hakkını vermek için gecesini gündüzüne kattığına ben şahidim…


Allah Rahmet eylesin…