HERKES YERİNDE KALSIN!..
Şehirler arası seyahat kısıtlaması kalkınca,
Zembereği boşalmış “saat” gibi oldu millet.
Üç aydır dünyadan,
Doğadan,
Eş-dost,
Kavim-kardaş,
Evlat-torun,
Hülasa,
İnsandan ve alışılagelmiş hayattan izole yaşayan,
Ve
En yakınına hasret gözleri yolda,
Gönlü darda kalmış kim varsa,
İhtiyacı olmasa da ille bir yerlere gidip boyunu-cemalini gösterme gereği hissetti,
Ve
Gösterdi de yokken hiçbir lüzumu…
Oysa alışmıştık yalnızlığa...
Keserek birbirimizle teması geçici bir süre,
Çıktığı ine gönderecektik gözün görmediği ama varlığından emin olduğumuz o nemrut düşmanı…
Bu arada,
Aklı yetikler bangır bangır bağırıyor,
“virüs denilen namussuz hükümet kararıyla yok olacak bir şey değil, aman ha tedbiri elden bırakmayın” diyordu,
Ama
Kime diyordu?.
Yirmi gün önce vefat eden amcamın eşinin cenazesine katıldık ablam-yeğenim-kardeşim ve ben.
Bir yıldır görmediğim bacımla bile sosyal mesafemizi korurken biz,
Diğer tüm akrabalar amca oğlunun ikazına rağmen,
Sarıla sarıla birbirlerine,
Taziyede bulunuyorlardı.
Sonuç:
Aynı sülaleden elli kişi karantinada kaldı 14 gün ikaz eden kuzen dahil,
İkisi halen entübe!..
Yani,
Hiçbir şey geçmiş değil…
Zaten bu namussuz senin-benim dememle geçip gidecek bir şey de değil.
Dolayısı ile,
Her ne kadar kısmen de olsa, özgürlüğünü kazanan necip milletimiz, tedbiri elden bırakmamalıdır.
Sosyal mesafeyi korurken,
3 ay dayanabildiği yalnızlığa,
Hasrete,
Özlem duyduklarını arayabildiyse telefonlarla,
Görüşebildiyse gece-gündüz faceden maceden,
Bir üç ay daha yapabilir aynını…
Ve
Herkes yerinde kalsın,
Ama
Sağ kalsın,
Sıhhatli olsun, diyebilir…