VALLAHİ YAPMAM!..

Aşağı tükürsen sakal,

Yukarı tükürsen bıyık derdi eskiler söylendiğinde birilerinin incindiği,

Söylenmezse gönlün elvermediği durumlar için.

Ama

Bir gerçek var ki fiziksel-biyolojik-anatomik,

Tükürük de her seferinde yutkunulmuyor maalesef!..

Birilerinin söylemesi lazım:

Kırıkkale yıllardır iyi yönetilmiyor birader.

Kimi zaman,

Siyaseten,

Kimi zaman ticareten,

Çoğunda ise bölgesel kriterler baz alınarak seçilen hayal kurmaktan aciz yöneticiler, henüz şehri tanıyayım, eksiklerini öğreneyim, az birazda cebimi doldurayım diyene kadar kendilerine ayrılan süre sona eriyor, onlar gelmeden “ sadece köy olan cumhuriyet şehrim Kırıkkale, kocaman bir köy” olarak kalmaya devam ediyor.

Yırtılan “tüfekçi Bekir´in yakası” misali,

Olan bize oluyor sonunda.

Sivri sinekle birlikte yaşayan biz.

Çöple yaşayan biz…

Tozlu yollarda yürüyen,

Orantısız kaldırımda tökezleyip düşen,

Patlayan kanalla,

Akmayan su,

Aktığında çamur akan,

Günlerini  öz temizliğine bile sağdan soldan temiz su aramakla geçiren,

Parklarını Suriye´lilere,

Gündelikçiliği Afgan´lılara terk etmek zorunda bırakılan biz.

Demeyelim mi sakal yada bıyığımız kendi tükürüğümüze bulaşacak korkusu ile yaşantımızdan memnun değiliz bu ve buna benzer onlarca nedenden dolayı arkadaş diye…

Sormayalım mı,

Vergi veriyoruz, askerlik yapıyoruz, yerli malı kullanmaktan başka şansımız yok, her seçim de dediğimizin olmayacağını bile bile gidip oy  kullanıyoruz da, niye Suriye´lilere gösterilen ilgi ve alaka bize gösterilmiyor, neden bunları dillendirdik diye üstelik vatan hainliği yada komünist olmakla suçlanıyoruz, diye…

Allah aşkına:

Bunları ben kendi adıma,

Kendi yaşantıma,

Kendi zevkime uygun olsun diye mi istiyor ve soruyorum?

Sivrisinek sadece beni ısırıyor,

Çeşmelerden akan suyu bir tek ben mi kullanıyorum?

Kaldırımda bir ben mi yürüyor, bir ben mi parklara gidemiyorum?

Yahu:

Ben bilmiyor muyum “gelene ağam, gidene paşam” deyip her işimi birilerine gördürmeyi…

Bir elim yağda bir elim balda, yaşamak batıyor mu bana?

Batmıyor ve biliyorum elbet, anya ve Konya´nın arasındaki farkı!..

Biliyorum ama,

Bıyığından adam asılacakların soytarılığı, okkalı yürüyenin kaypaklığı, üst perdeden konuşanın haklısal ruh yapısı, ayakkabının topuğuna basanın yandan çarkı olmadığından hamurumuzda, sonucu ve ederi ne olursa olsun, doğru bildiğimizi söylemeye devam ediyoruz ve edeceğiz, doğup büyüdüğüm ve halen yaşamaya devam ettiğim Kırıkkale için dövülüp bir tarafımın! kırılması tehditlerine aldırmadan…

Hakaret etmedik,

Küfür etmedik.

Kişilik haklarına saldırıp, küçük düşürmedik kimseyi. Çıkarına dokunduksa, kusura bakmayacak eleman…

Bayındırlık il müdürü rahmetli Hanefi Hücum Yurdanur´un zamanın çok önemli siyasi kişiliğine söylediği, “ben yemediğim parayı, imzamla ve sırtımdan kimseye yedirmem birader!..”

Yazın bunları yapın sıcaktan korunun! Yazın bunları yapın sıcaktan korunun!

Bende aynını düşünüyorum!..

Ne dedim ben?

“yetkili olsam değil başkan, muhtarın yedekten dokuzuncu azası bile yapmam seni”

Şaka değil,

İmza bende olsa vallahi yapmam!..