Mustafa´nın bilmediği şey,

Ayağı bastı,

Yer tuttu tırnağı artık Suriyelilerin ülkemizde.

İstedikleri üniversiteye girebiliyor,

İstedikleri eğitimi alabiliyorlar…

İstedikleri işin sahibi olduğu gibi,

İstedikleri dükkanı açabiliyorlar vergisiz algısız “Arapça” isim koyarak üstelik.

Milletvekili olup ülke geleceği hakkında söz sahibiler bu gün,

Kırıkkaleli genç doktorun kuzeni konuştu! Kırıkkaleli genç doktorun kuzeni konuştu!

Ancak

Ve

Ne yazık ki! belediye başkanı yada encümen üyesi değiller şimdilik…

Sahiller onların…

Eğlence yerleri,

Park-bahçe,

Gazino-mazino gibi müzikholler onların,

Nargile salonları dahil,

Meydanlar da onların!..

Koyduk ceplerine parayı,

Dillerini konuşuyorlar!..

Kültürlerini yaşatıp, tatillerini yapıyorlar aslanlar gibi!

İlk,

Birinci,

Ve

Tek ağızdan duyduk-seyrettik,

“biz, Suriyelileri yedirip içirmeye devam edeceğiz” cümlesini, Bolu belediye başkanının Suriyelilere karşı tüm Bolu halkını arkasına alıp koyduğu tavırdan sonra…

“eşek elin zerdali emanet” misali, Allah için onlarda yemeğe içmeye ve üremeye devam ediyor top yekun son sürat ve Mevla´nın bahşettiği tüm enerji ile.

Ki bunun feraseti ve faydasını,

Sayın iç işleri bakanımız da partilileri ile yaptığı bir toplantıda açıkladı…

15 temmuz da yapılan “feto” darbesine, Suriyelilerin ülkemizde şu ana kadar doğurduğu “450 bin” çocuğun yüzü suyu hürmetine karşı koyduk, onların yüzü suyu hürmetine terör örgütünün kalkışmasın da başarı sağladık, dedi. (internette dolaşıyor!)

Sadece üreme ile elde edilmiş başarıdan sonra,

Biz niye gönderelim,

Onlar niye gitsin,

Neden ayrılsınlar ki Türkiye´den?

“Ekmek elden su gölden” lüküs değilse de hayat,

Emeksiz,

Zahmetsiz,

Dertsiz-telaşsız birinci sınıf vatandaştan daha sınıf, döverek-söverek-zaman zaman vatandaşlarımızı öldürerek yaşayıp gidiyorlar şunun şurasında.

Başta Mustafa olmak üzere,

Kimsenin hayıflanmaya,

Dertlenmeye,

Sitem edip kendini taştan taşa çalmaya hakkı yok, onların yediğini-içtiğini-gezip tozduğunu ve ceplerine koyduğumuz parayı kıskanıp “  misafirlik  de bir yere kadar, gitsin artık bu Suriyeliler memleketlerine” gibisinden!

Ki,

Biz istedik,

Destekledik,

Teşvik edip “oy” verdik ki onların burada kalması noktasın da,

Sağ olsun yöneticilerimiz de dediğimiz doğrultudan hareketle, koca ülkeyi onlarla doldurup neredeyse küçük Suriye yaptılar güzelim vatanı netice de!..

Not:

Mahallemde olan Suriyeliler de bir tane üç tekerlekli akülü  bisiklet irisi vasıta vardı eskiden, onunla çöp toplayıp depo haline getirdikleri ovacık mahallesinde paketleyip ilgili yere satıyorlardı. Şimdi nerdeyse hepsinin aynı araçtan var ve çöp toplamanın yanı sıra binek oto olarak da kullanıyorlar. Tanesi 11-12 bin lira civarı olan bu araçları nasıl elde ettiklerini düşünürken yine bu işlerden ekmek yiyen bir vatandaş dedi ki, “abi Kırıkkale belediyesi 50 adet akülü aracı bunlara hibe etti!”

İnanmadım, ama içime kuşku da düşmedi değil!..

Doğrusu ne ola ki?!