Başhekim Albayrak, hastane personeli ile bayramlaştı Başhekim Albayrak, hastane personeli ile bayramlaştı


Yıl 1999…

Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli bir baş komiser ve birlikte görev yaptığı kişiler Fetullahçı yapının yani o zamanki adı ile “hizmet hareketinin” esasen bir terör örgütü olduğunu raporlara geçiriyorlar. Bu rapor günümüzde FETÖ/PDY olarak adlandırdığımız terör örgütünün, örgütsel faaliyetler yaptığını kayda geçen ilk rapordu. Yani maskeyi düşüren sihirli değnek…

Peki, zaman nasıl bir zamandı?

Partilerin bir birbirlerine çok yakın oylar aldığı, mecliste bir koltuğun çok değerli olduğu bir zamanın, son zamanlarından bahsediyoruz. Ülkede büyük bir boşluğun var olduğu dönem. Kurulamayan hükümetler, güvenoyu alamayan hükümetler, bozulan koalisyonlar, milletvekili transferinin yaşandığı çirkin bir dönemin son demleri. Yani terörist başı Fetullah Gülen´in en güçlü olduğu, bütün siyasi partileri ve genel başkanlarını peşinden koşturduğu bir dönem. Bakın! Bütün siyasi partiler diyorum bir tek rahmetli Necmettin Erbakan ile Muhsin Yazıcıoğlu´nu bu bütünün dışında tutabilirim. Başbakan Bülent Ecevit´ti, Ecevit Fetulah Gülen´in büyük destekçilerinden biriydi. 28 Şubat sürecinde bütün cemaat yapıları sıkıntılar yaşarken, ilginçtir bu yapı güçleniyor, lideri de 28 Şubat´ı destekler açıklamalar yapıyordu.

Rapor yazıldı…

Başbakan Bülent Ecevit, Fetullah Gülen´i arayarak Amerika´ya gidip ameliyat olmasını önerdi. Gülen ise ameliyat olmak üzere Amerika´ya uçtu. İlginçtir Gülen Amerika´da hiç ameliyat olmadı ve o tarihten sonra bir daha yurda dönmedi. Fetullah Gülen Amerika´ya yerleşip kendini güvene alınca, Türkiye´de Gülen hakkında DGM´de dosya açıldı. Gülen yargılanıyordu ancak yargılamanın yaptırım gücü yoktu. Raporu yazanlar ise devletin zulmü ile baş başa kalıyordu.

Zulüm Yılları…

Meşhur Saral Dosyası desem orta yaşın üzerinde ki herkes hatırlar. Yada telekulak dosyası. FETÖnün en iyi yaptığı şeylerin başında kendi yaptıkları teknikleri gizli tutup, başkalarına bu teknikleri uyguluyor gibi kumpaslar kurmaktı. Yakın zaman da ki Ergenekon-Balyoz-Sarıkız gibi operasyonları hatırlayın. Bir darbe yapılacağı korkusu salınıyor ancak hedef olarak Atatürkçü, Milliyetçi kişiler gösteriliyordu. Oysa gerçekte Darbe planlarını kendileri yapıyordu. Telekulak dosyası da böyle bir dosya. FETÖnün maskesini düşüren kadro, usulsüz dinlemeler yapıldığı iddiası ile “8. Kat Çetesi” adı ile yargılanmaya başladı. FETÖ medyasının yanı sıra Doğan medya bu olmayan çetenin üstüne çullandılar. Mağdurlar, Fetönün maskesini düşürenler Başbakan´ı Cumhurbaşkanı´nı dinlemekle suçlanıyor, Cumhurbaşkanı ve Başbakan kendilerinin dinlendiğini düşünerek, korkuyla bu olmayan çetenin üzerine giderken, kendilerini de FETÖnün kucağına atıyorlardı.

Sürgünler, cezalar, mahkemeler, fişlemeler bu isimlerin yakasını hiç bırakmadı. Hiçbir zaman Devlet bu evlatlarını koruyamadı veya sahip çıkamadı. Kimse gerçeklerin peşine düşmedi, tabi o dönemlerde…

Bir Baş Komiser demiştik değil mi? Onlarca kişinin içerisinde neden bir Baş Komiser dedik. O onlarca kişinin içinde ki Baş Komiser, Kırıkkale İl Emniyet Müdürlüğü vazifesinden Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığına terfi etti. Yani kahramanlardan biri dönemin Baş Komiseri Mahmut Çorumlu Kırıkkale´den geçti.

 Ne geçiş ama…

FETÖ yargılamaların en kritik döneminde ilimizde Müdürlük yaptı. Birinci sıra da FETÖ ile mücadele vardı. FETÖ ile mücadeleyi öylesine titiz yürüttü ki eleştirilen yargılamalarda dahi kimse Emniyete çamur atamadı. Az veya çok cezalarda hep işin adliye ayağı eleştirildi. Uyuşturucuya, geleceğimizi-çocuklarımızı zehirleyen dünyanın en büyük kitle imha silahına karşı muhteşem bir savaş açtı. Kırıkkale´de torbacılara göz açtırmadı. Kanayan yaramız, düğünlerimizi kana bulayan o iğrenç şey, hepimizin defalarca kez yaptığı hata olan Düğünlerde silah sıkılmasına karşı da harika bir kampanya başlattı. Atılan mermi havada kalmaz sloganı hepimize hayat dersi verdi. İlle birinin durdurmasına gerek kalmadı, kendimiz durmayı öğrendik. İşin garibi bütün mücadelelerinde halkı yanına aldı. Bir şeyle mücadele varsa top yekün olur dedi. Hepimizden Kırıkkaleli oldu. Belki de Obalı yada Keskinli veya Kırşehirli olmaması en büyük artısıydı çünkü her kesimin sevgisini kazandı. Herkesin sevdiği, saydığı önüne geçmediği bir devlet adamı oldu. Herkesin  ulaşabileceği bir emniyet müdürü. Mesela hepimiz kadar Kırıkkalesporlu oldu, bizle beraber uçtu göklere gol atınca şimşekler. Bizle beraber oturduğu koltuğa gömüldü, şampiyonluk kaçınca. Bir Emniyet Müdürü geçti buradan Devletin Devletçi adamı, Milletin güvendiği limanı. Hiç alışık olmadığımız bir emniyet müdürü, bizimle iç içe olan. Bizimle ülke politikalarını, dış ilişkileri, şehrin sorunlarını  konuşan bir adam. Bize değer veren bir adam, bir emniyet müdürü. Hayatta tek gaylesi kötülerle mücadele etmek olan iyilere ise bir doğruyu daha nasıl öğretirim olan bir adam. Giderayak bize bir şey daha öğretti. Artık devletin kritik makamları kötülerin işgali altında değil. Artık doğruların, hak edenlerin,  devletini birinci sıraya koyanların elinde. Sosyal medyada söylediğim gibi bu bir veda değil, çünkü sevenler asla veda etmezler. Biliyoruz ki Mahmut Müdür Kırıkkale´yi Kırıkkale´de onu çok sevdi. Eminim ki işi olmadığı günler Kırıkkale´ye kaçıp gelecek ve o çok sevdiği halkı ile yine iç içe olacaktır.

Müdürümüze çıkmış olduğu bu yolda başarılar diliyor, her zaman güzel hatıralarımızda yer edeceğiniz sözünü veriyoruz. Her daim bu şehir arkanda olacak müdürüm, daha büyük vazifelerde görmek dileği ile…