Yalakalık ve yağcılık,

Kendisine saygısını kaybetmiş insanların çıkarları uğruna başkalarına gereksiz yada hak etmediği iltifatlarda bulunmasıdır.

Dünyanın bilinen,

Fahişelik,

Pezevenklik,

Ve hırsızlık gibi en eski mesleklerinin omurgasını oluşturur,

Olmazsa olmazıdır,

Bir anlamda icra eden için zanaattır yani!..

Günümüz, diye bir şey yoktur yalakalık ve yağcılığı özümsemişler için…

Taş devri de olsa,

Tunç devri de olsa,

Kırıkkale’de 14 bin kişi akraba evliliği yaptı Kırıkkale’de 14 bin kişi akraba evliliği yaptı

Mağara devri,

İlk çağ-son çağ,

Uzay devri de olsa,

Zaman zaman isim değiştirip soytarı-moytarı gibi sıfatlarla anılsalar da,

Dünü bugünü ayırmaksızın,

Hatta

Saati dakikayı da dahil ederek her daim iş görmüştür yaşam içerisinde “yalakalık ve yağcılık” ve her saniye de görmeye devam edecektir.

Yalakalığın,

 Dili-dini-ırkı-cinsiyeti-milliyeti yoktur…

Mesela İngilizcede “brown nosing” burun boku anlamına gelir ki, bizdeki “yalakalık deyimi ile aynıdır.

Birde yalaka ve yağcıların, soytarılık yaparak sahiplendikleri taraf var!..

Öyle ya,

Sac ayağı olmasa da bu müessese, en azından iki başlıdır.

O cenah güçlüdür.

Paralıdır…

Nüfuslu, hatırlıdır.

Ve

Kurnazdır!..

Bilerek-isteyerek ve hoşlarına giderek kullanırlar İngilizcedeki ismi ile” burun boklarını” ki, onlara ufak tefek menfaatler sağlarken kendileri, “deveyi hamudu” ile götürmenin keyfini yaşarlar.

Kısaca :

Zor zanaattır bizim bir çırpıda söyleyiverdiğimiz yalaka, yağcı ve soytarılık.

Ve

Zorluğunu bildiğimizdendir yapanı ayakta alkışlamamız!..

Zorluğunu bildiğimizdendir göt baş savurtup alın terlerinin karşılığını almalarını gıpta! İle izlememiz onların!..

Ve

Taraftarlığımız yüzlerine tükürülse de, olmadığı için kırılmayan omurgalarının ve süngerimsi yapılarının yenilgiyi asla kabul etmeyişinedir!..

Her devirde vardılar,

Belki fahişelik biter…

Hırsızlık ve pezevenklik de…

Ama

Yalaka ve yağcılık asla bitmez basiretsiz ve süngerimsi insanlar var oldukça.