BAŞBAKANLIK Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) organizasyonuyla Antalya´da “Basın Mensupları için Göç ve Mülteci Konularında Bilgi ve Farkındalık” semineri düzenlendi.

4 haftada Antalya´ya yurdun 7 ayrı bölgesinden 700´e yakın gazeteciyi getirerek özellikle son günlerde gündemde olan Suriyeliler, sığınmacılar ve göçmenlere ilişkin bilgiler vererek farkındalık oluşturmak üzere düzenlenen seminerlerin ikincisi 28- 29 Ekim 2017 tarihlerinde gerçekleştirildi.

Yaklaşık 120 gazetecinin iştirak ettiği seminerde; Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK – UNHCR), Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) yetkilileri “sığınmacılar ve mültecilere” ilişkin detaylı bilgiler ve sunumlar yaptı.

 

DÜNYADA DAKİKADA 20 KİŞİ VATANINI TERK ETMEK ZORUNDA KALIYOR

Seminerin açılış konuşmasını organizasyonu yürüten Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği´nin Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, 4 hafta boyunca Antalya´ya yurdun 7 ayrı bölgesinden 700´e yakın gazeteciyi getirerek bu seminerleri yapacaklarını, Ocak ayında ise bu seminerlerin finali niteliğinde İstanbul´da duayen gazetecilerin katılımı ile bir değerlendirme toplantısı yapmayı planladıklarını söyledi.

Kavlak, 2. Dünya Savaşı´ndan sonra en büyük krizin yaşandığını belirterek “Ülkemizde 3,2 milyondan fazla Suriyeli geçici koruma altında bulunmakta. 400 binden fazla, farklı ülkelerden mülteciler var. Dünya, 2´nci Dünya Savaşı´ndan bu yana en büyük krizi yaşıyor. Dakikada 20 kişi savaş veya ekonomik nedenlerden dolayı ülkesinden ayrılmak zorunda kalıyor. Ülkemize din, dil, ırk ve mezhep gözetmeksiniz ülkelerinde barınma imkanı kalmayıp evlerini terk etmek zorunda olanlara sığınmacılar, kendi yaşadığı ülkedeki şartlarını beğenmeyip daha farklı bir ülkeye giderek yaşamak istediğini belirten ve müracaat edenlere mülteci diyoruz. Ülkemize kaçak yollarla girenlere düzensiz göçmen diyoruz. Ülkemizde 3.2 milyon civarında Geçici koruma altındaki Suriyeliler, 400 bin civarında Irak, Afgan, Somali ve diğer ülkelere mensup mülteci yaşamakta. Bunlar kişilere ilişkin toplam 30 milyar doların üzerinde bir harcama yapıldı.” şeklinde konuştu.

 

Basın mensuplarının haber dili ve terminolojinin önemli olduğunu ifade eden Kavlak “Türk toplumu ile mülteciler arasında çatışmalar olabiliyor. Göç konusunun her boyutuyla algılanması için basın mensuplarının rolü önemli. Birçok çalışma yapıldı ama konunun toplum nezdinde daha iyi anlaşılması için yeterli çalışma yapılmadı. Bu buluşma hem basın mensuplarının uzmanlarla bir araya gelip kafalarındaki soruları sorması, konunun farklı boyutlarla işlenmesi ve tartışılması anlamında oldukça önemli bir buluşma olduğunu düşünüyoruz. Mülteci konusunun toplumda ne biçimde algılandığı ile ilgili basın mensuplarının önemli bir sorumluluğu var” şeklinde konuştu. Kavlak, özellikle nefret söylemi ve ırkçılık konusunda doğru terminoloji kullanımının yanı sıra, doğru haber yapımının da önemine vurgu yaptı.

 

“GAZETECİLERİN SIĞINMACI VE MÜLTECİ SORUNUNA BAKIŞ AÇIŞI VE KAMUOYUNU BİLGİLENDİRME ŞEKLİ ÇOK ÖNEMLİ”

Daha sonra kürsüye gelen Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Enformasyon Dairesi Mahmut Şevket Bayram, yerel basının önemine vurgu yaptı. Gazetecilerin bilgilenmesi konusunda Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü´nün son dönemde birçok etkinlik düzenlediklerini ve bu tarz projelerle basına olan desteklerinin her geçen güç artacağını dile getirdi.

Bayram, “Sizlerin arasından yetişmiş bu sektörün içinden çıkmış yeni bir Genel Müdür ile Mehmet Akarca bey ile yeni bir ivme kazandı. Bu tür organizasyonların artması konusunda her türlü gayreti gösteriyor. Almanya´da çok etkin bir sivil toplum örgütünün Genel Kurulu´na katılmış idim. O sivil toplum örgütünün başında yer alan şahıs şunu söyledi.” Almanlar işçiye ihtiyaçları olduğu dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinden davet ederek işçilerini çağırırlar. İspanya´dan, Polonya´dan, Yunanistan´dan, Türkiye´den ve birçok farklı ülkelerden gelenler oldu. Bunlar belli bir süre bu ülkede çalıştılar. Belli hedeflere ulaştıktan ve paraları kazandıktan sonra ülkelerine döndüler. Almanların hesaplayamadıkları bir şey vardı. Türkler ülkelerine geri dönmediler. O nedenle biz bu sorunları yaşıyoruz” diye anlatmıştı. Son dönemlerde hiç olmadığı kadar büyük bir sayıda göçmene ev sahipliği yaptığımız bir dönemi yaşıyoruz. Çok ağır bir göç var ülkemize. Çok fazla sayıda göçmeni misafir ediyoruz. Barınmalarından eğitimlerine kadar sağlıklarına kadar her türlü hizmeti sunmakla meşgulüz. Çok ağır bir sorumluluk altındayız. Etkileşimler çok fazla artmaya başladı. Toplumun her kesiminde her yerinde bu insanlara rastlamak mümkün. Sokak kenarından dileneninden İstanbul´un en lüks semtinde oturanına kadar her yerde Suriyeli sığınmacılarla karşılaşmak mümkün ve bir arada yaşamak durumundayız. Siz basın mensuplarına bu etkileşimle alakalı sorumluluk bilincinin arttırılmasını çok önemsiyoruz. Ankara´da ve başka yerlerde Arap yemekleri ve lokantaları görmeye başladık. Etkileşimin sonuçları ile ilgili değerlendirmeler yaparken ve haberleştirirken de sizlere çok büyük vazifeler düşüyor. Bunları arkadaşlarımız sizlere anlatacaklar. Meselenin doğru anlatılmasında ve doğru anlaşılmasında elimize düşen ve varsa hepsini yapmanın gayreti içerisinde olduk. 2017 yılında toplam 171 basın mensubunu meselenin ne olduğunu yerinde incelemek üzere mülteci kamplarına, konteyner kentlerine götürdük. Bunların içerisinde 100´ü aşkın yabancı basın mensubu vardı. Oralarda ne olup bittiğini; mültecilerin, sığınmacıların, göçmenlerin oralarda ne şartlarda yaşadığını yerinde basın mensuplarına görmelerini sağladık. Meselenin insani boyutuna dikkat çekme yönünde çalışmalarımız devam ediyor” diyerek sözlerini tamamladı.

SGDD Program Birimi Sorumlusu Safa Karataş da öncelikle Derneğin kuruluşu ve faaliyetleri hakkında detaylı bir sunum yaptı. Ve aynı zamanda seminerin moderötörlüğü nü de yürüten Karataş sözü Göç İdaresi Genel Müdürlüğü´nden seminere katılan Göç Uzmanı Salih Aykut Özen´e verdi.

 

Özen, 2014 yılında faaliyetleri başlayan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü hakkında detaylı bir bilgi aktarımında sonra sığınmacı, mülteci ve göçmen gibi terminolojileri kapsamlı bir şekilde ifadelendirdi. Özen, “Basınımıza baktığımızdan terminoloji açısından çok yanlış ifadelerin kullanıldığına şahit oluyoruz. Bundan sonra yapacağınız haberlerde daha doğru bir şekilde kullanım sağlanamaz açısından bilgiler vermek istiyorum. Öncelikle kurumuzun hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Malumunuz Göç İdaresi Genel Müdürlüğü oluşmadan önce göçe ilişkin işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Yabancılar Dairesi ve İl bünyesinde de Yabancılar Şube Müdürlükleri üzerinden yürütülüyordu. Kurumumuzun kurulmasının ardından bu işlemler Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve illerdeki İl Müdürlükleri´nde yürütülüyor. Özellikle Suriye krizinin ardından sınır kapılarımıza yoğun bir şekilde birikerek toplu halde ülkemize giriş yapan kişiler var, işte bunlara Geçici koruma altındaki Suriyeliler diyoruz. Bunlarında dışındaki Irak, Afgan ve diğer ülkelere mensup olup ta ülkemize giriş için başvuru yapanlara da uluslararası koruma altındakiler diyoruz. Ülkemize kaçak yollarla girenlere düzensiz göçmen diyoruz. Kurumumuz tüm bunların hepsini kayıt altına alıyor. Bunlara ilişkin hummalı bir çalışma yaparak o kişilerle mülakat yapılıyor. Daha sonra bunlara ilişkin karar veriliyor. Ve hukuk yolları çerçevesinde iddiaları doğru değilse başvuru reddediliyor. Ülkemizde kalması uygun görülen tüm mülteci, sığınmacı ve geçici koruma alan kişilerin bütün işlemleri Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kontrolünde yapılıyor. Bunların barındırılması, eğitimi, sağlık ve sosyo kültürel hizmetleri veriliyor ve takipleri yapılıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK – UNHCR) adına konuşan BMMYK İletişim ve Enformasyon Sorumlusu Sevcan Hacılar da BMMYK´nın ülkemizdeki faaliyetleri hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Hacılar, mültecilerin medyada koruma ihtiyaç odaklı temsili hakkında da detaylı bir sunum yaptı. Aranın ardından konuşan Uluslararası Göç Örgütü (IOM) İletişim Bölümü Asistanı Cem Mehmethanoğlu ise IOM´nin kamuoyunda göçmen algısına ve iletişimine yönelik yaklaşımı hakkında bilgiler verdi.

 

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) İletişim Uzmanı Tülay Güler de sığınmacı ve göçmenlere ilişkin UNICEF´in ülkemizdeki faaliyetlerini aktardı. Özellikle çocuk ve medya konusunda çok hassas olunması gerektiğinin altını çizen Güler, “UNICEF olarak özellikle ‘sığınmacı, mültevi veya göçmen çocuklar´ konusundan çok önem arz eden projeler yürütüyoruz. Çocukların ve kadınların bu olaylardan en çok etkilenen bireyler olduğunu düşünerek onlara özel hizmetler sunuyoruz. Ve bu hassaslığı medyadan da istiyoruz” şeklinde konuştu.

Seminerin ikinci gününde konuşan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek ise toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusunda ayrıntılı bilgiler verdi. Günlük hayatta ve medyada kullanılan bir çok terimin aslında toplumda çok büyük travmalara yol açabileceğini belirten Özbek, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ülkemizde her kesimde ve her şartta ortaya çıktığına vurgu yaptı. Medya yapılan haberlerde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin çok farklı bir bakış açısı ile ele alınması gerektiğini belirten Özbek, bu konuda özellikle yerel basına büyük görevlerin düşüğünü dile getirdi.

Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği´nin Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak´ın iki günlük semineri değerlendirmesi ve sorular cevaplamasının ardından son olarak söz alan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Enformasyon Dairesi Mahmut Şevket Bayram da katılımlarından ötürü tüm gazetecilere şükranlarını sundu. Bayram, basın mensuplarını bilgilendirme konusunda Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü´nün bu tarz etkinliklere devam edeceğinin müjdesini de vererek semineri tamamladı. Yaklaşık 120 gazetecinin katıldığı seminer, toplu fotoğraf çekiminin ardından son buldu.