ADEM YEŞİL, AHMET ÖZBEK!..

 

Öldüyse Allah rahmet eylesin,

Yaşıyorsa uzun ömürler versin fizik hocamız Fikret Telci derse henüz başlamıştı ki,

İçeri adının Güngör olduğunu hatırladığım polis memuru girdi,

“Hocam Adem Yeşil´i karakola götürmek için geldim” dedi.

Herkesin gözü benim üstüm de Fikret hoca da dahil,

Ama

“Ademini bilmem ancak Yeşil bu sınıfta” demedi.

Bir gariplik olduğunu fark eden polis,

“Adem Yeşil bu sınıfta mı” diye soruyu değiştirdi.

Hoca,

“yok Adem karşı sınıfın başkanı, bu sınıfın ki Ahmet” dedi soyadımı söylemeden.

Eskiler bilir,

Afro Türk olan polis memuru Mehmet Ali´ de karşı sınıfa girip,

-Ahmet Özbek bu sınıfta mı diye sormuş, onu da bizim sınıfa göndermişler, “Ahmet karşı sınıfın başkanı” diye.

Neticede,

İkimizi birbirimize kelepçeleyip götürdüler karakola.

 Az evvel koridorda kavga edip kafa göz perişan ettiğimiz öğrenciler bir köşede ifadelerini vermiş, polisin bize ne yapacağını bekler haldeydiler.

Teşhisten sonra,

Komiser Münir aldı ifademizi…

Öfkeli,

Yorgun,

Bitap,

Elleri bize vurmaktan perişan halde, “atın bu komünistleri hücreye” diye ünledi!..

Kimsenin haberi yok,

Açız,

Elimiz yüzümüz şiş,

Perişanız…

İmana gelmiş nöbetçi polisler donmayalım diye aralıklarla sobanın yanında oturmamıza izin veriyor ama açlık her şeyin önünde.

Nitekim,

Yirmi dört saat sonra Ademin babası Halil amca geldi, dostluğunu, esnaflığını, hatırını kullanarak bizi 15 gün Mamak ceza evine gitmekten kurtardı nurlar için de uyusun…

Geçtiğimiz hafta başında toprağa verirken ağrıyıp incinmediğim dünya güzeli dostumu, buna benzer onlarca anımzı düşündüm.

Her ölüm erkendir,

Lakin

İnsan aşığı, dost canlısı, garip-gureba babası güzel arkadaşım için çok daha erken oldu.

Işıklarda uyusun,

Mekanı cennet,

Komşusu peygamber efendimiz olsun…