VALLAHİ DE UÇARIM!..

“Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz” derdi rahmetli hacı babam,

“Geç kalmak, gelmemekten iyidir”  diyen de Derviş dedeydi.

Afyonlu silahtar Mehmet amca  “ geç olsun da güç olmasın” derken,

Demirci Paşa dayı ateşin tavına nazlanıp gelen demirin kıvamını anlatırdı benim gibi anasının koyduğu söbekle birlikte hayatı yeni yeni tanımaya çalışan tığ tıfıl bebeyi yakaladığında.

Nurlar içinde uyusun hepsi…

Kafam da kalmış,

Unutmamışım,

Nasihat,

Öğüt,

Tembihlerini,

Yeri-zamanı geldikçe  uygulamaya yada kullanmaya çalışıyorum, faydalı da oluyor şükür, yanıma-yakınıma!..

Sonradan olma değil!..

Şeyh-ül İslam dede den,

Hoca babadan,

Ataya kulak vermekten,

Biraz merak,

Daha çok da kitap karıştırmışlıktan az buçuk bilgim var dinim ve ritüellerinden...

Alinin-Velinin,

Tokatçıların aptallaştırdığı delinin,

Deliyi başına “evliya” edenin aklına da fikrine de, bildiğini sandığına da ihtiyacım yok, karnım da tok yani!..

Hatta sırf “yeşillik” olsun diye!..

 Muska yazmışlığım var aklı evvelin birine,

Arap Nazım şahit!..

Kahve falı baktım diğerine,

Elinde bir torba kahve ile köyü takmış geldi peşime…

Deri topladım “şıh” Ahmet´e,

Ankara-Bolu-Gerede  gezerken,  mide genişletti  dört hergele…

Mürit yaptım yarı şaka yarı ciddi tekmili birden kırk kişi kendime…

Hele bir de,

 “Pagan” dinlerinin kurban ritüelini “Yasin” suresine bağlayan imamı madara edişim var ki mevlitte,

Dillere destan!..

Demem o ki,

Geç değil-güç de değil,

Gelecekse tava demir, ateş dünden hazır…

Yer bu yer-zaman bu zaman başlayalım ucundan kenarından,

Vereyim şeyh´liğin şıh´lığın hakkını uçurayım müridi el ele tutuşturup, üflediğim çıksın arşın yedi kat tepesine dedim geçenlerde…

 Üflediğim  yerinden kımıldamıyor, üflettiğim beni uçuramıyor..…

Dedi biri işi yanlış yerden tutuyorsun, kıskandığın olmak istediğin, bir kamu kuruluşundan atılmadan önce dilekçesini verip emekli olan ve yaptığı on mürit ile gök yüzünde seyahate çıkan,

Eskilerin yakından bildiği,

Meteoroloji uyardı! Kırıkkale’yi fırtına vuracak! Meteoroloji uyardı! Kırıkkale’yi fırtına vuracak!

Bilenin yaka silktiği,

Memleketin kan emici sülüğü,

 Altmış beş yılın deyyusunun irtifasına ulaşmak için aynı onun gibi yapmalısın…

Yani,

Uçamamak şeyhin değil, uçuramamak müridin ayıbı…

Ve

Zaten aslolan müridin değil, ağzı laf yapan dört müridin sırtından  “Şıh´ın”, “Şeyh´in” uçmasıdır. O nedenle  İşe yanlış yerden başlarsan ellerin böğründe,  kalırsın dımdızlak yer yüzünde. İlle de uçacağım dersen, “Şeyh uçmaz mürit uçurur” misali mürit portföyünü  değiştir, gör değişimin sonucunu dedi…

Geç kaldığımı bildiğim halde, “Geç kalmak, gelmemekten iyidir” diyen Derviş dedeye itimadımla,  “ben beklerim sen yeter ki gel” diyen müritte samimi ve yerinde duruyorsa şayet, ki, henüz böylesi dünyaya iniş yapmadı sanıyorum, vallahi de uçarım yakın da-billahi de uçarım…

Yoksa hayırsız müritlerin elinde kalır, dört kollunun üstünde parça parça göçerim!..