99 depreminden önce Hilal-i Ahmer,
Yani,
Yeni adı ile “Kızılay” genel yönetimi,
İhtiyaç sahibi,
giyinsin kuşansın,
Isınsın,
Barınsın,
Muhannete,
Ve
El´e-aleme muhtaç olmadan yaşasın fani dünyayı diye “Ayn-i ve nakdi” yardım gönderirdi şube başkanlarının emrine…
Ve
Karşılığında beklediği tek şey, Yardımın kime yapıldığına dair isim ve adres listesiydi sadece.
Yardımı alan kimin akrabası,
Yakını,
Arkadaşı,
Veya
İhtiyaç sahibimi gerçekten,
Düşkün-yoksul mu incelemez ilk başta,
Araştırmaz soruşturmaz,
Dağıtımın tamamlanıp listenin genel merkeze intikalini beklerdi.
Her şey olup bittikten sonra, kurumun içinde istihdam edilen müfettiş kılıklı tetikçileri gönderir yapılanın nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini denetlettirirdi…
Denetleme sonucunda manzaranın görünümü şöyle olurdu genelde:
Verilen isimlerin çoğu hayali,
Yada mezar taşı.
Adresler ise hep aynı!.
Doğru olan isimlerin çoğu ise,
Hısım-akraba,
eş-dost arkadaş…
Veya
Konu komşu.
Yani,
Yasal bir kurumun gönüllü yöneticiliğini yapan insanlar,
Denetimsizliğin verdiği rehavetle millet malını baba malı gibi har vurup harman savururken ses çıkarmayan Kızılay üst yönetimi,
Görevi kötüye kullanma,
Suiistimal,
Zimmet gerçekleştikten sonra olanı biteni zapturapt altına alır, her an “mahkemeye” verme tehdidi ile şube başkanlarına istediğini yaptırır, hem de kendi koltuklarını bu vesile ile sağlama almış olurlardı.
Manyak Trump´dan “akıllı ol-aptal olma” mektubu,
Ve
Halk bankla ilgili mahkeme tehdidi geldikten sonra Hiçbir şart ve koşulda “ateş kes” yapmayacağız hedefimize ulaşıncaya kadar dediğimiz ve üç gün savaşıp beş gün ara verdiğimiz “Barış pınarı” hareketinin nerdeyse bir hafta da RUS´ya ile ara verildiğinde aklıma geldi Kızılayın işleyişi…
Ne alaka ise!..
Not: ulusal basından izliyoruz zor günde gözümüzün bebeği dediğimiz Kızılayımızın kimler tarafından nasıl ve ne şekilde idare edildiğini…
Allah bu millete acısın ve yardımcısı olsun… amin!..
