RIFAT SUNGURTEKİN!..

Dostum  Murat Karadağ,

 Kırıkkale vekillerinin “çalışma” şekli  üzerine güzelleme yapınca aklıma geldi.

Henüz geldiği gün,

 Kafası gözü patlayıncaya kadar dövmüşlerdi Kırıkkale lisesi müdürü Rıfat Sungurtekin´i zamanın öğrenci görünümlü siyasi eşkıyaları başına çuval geçirerek.

Amaç yeni müdürün gözünü korkutup,

Yalçın Özer dönemindeki gibi başıboş,

At oynatıp-derebeylik taslamaktı okul ve uhdevasında…

Çabuk ayağa kalktı rahmet olası.

Dayakla  ilgili olaya karışan kim varsa, tamamının lise ile  ilişiğini kesip, öğretmenlerin asli görevi olan “öğretmeye” yönelik mesai harcamasını sağladı.

Fiiliyatta Türk ocağı tarafından atanan okul başkanlığı müessesinin aslına uygun ve kitapta yazdığı şekil ile sınıf başkanları tarafından seçilmesini sağladı,

Ki,

O bendim.

İdareyle birlikte okul hakkında alınacak her  türlü kararda imza ve söz hakkım oldu böylelikle öğrenci temsilcisi olarak.

Kütüphane kurduk ilk önce.

Zamanın şartlarını zorlayarak mektup yazıp telgraf çektik Ankara Ellinci yıl ve Atatürk liselerine…

Vefa lisesi,

Galatasaray lisesi,

Alsancak lisesi gibi zengin ve köklü olduklarını bildiğimiz liselerden ve kültür bakanlığından kitap yağmaya başladı iki ay içerisinde, kütüphane için ayrılan odayı ise daha geniş olan başka bir oda ile değiştirdik bu vesileyle.

Fizik ve kimya laboratuarı,

Futbol  takımı,

Basketbol-voleybol takımı,

Tiyatro gurubu,

Resim ve müzik atölyesi,

Merhum İnce Mehmet dayının çalıştırdığı yemekhaneyi kurduk,

Var olan bando takımını alet edevatla geliştirip, piyano bağışı aldık müdürün hemşerisi Adanalı zengin bir iş adamından. (yıllar sonra o piyanoyu kurucu aile dernek başkanı olduğum güzel sanatlar lisesine bağışlattık okul yönetimine)

Nevşehir Niğde-Aksaray´ı kapsayan Kapadokya gezisi düzenleyip, suratı gülmeye yeminli “deli Birsen” lakaplı psikoloji öğretmenimizi ilk ve son defa orda güldürüp oynattık.

Defalarca “form” düzenledik..

Bir dönemde en az iki defa ulusal tiyatrolardan birini davet ettik okulumuza, ulusa maal olmuş bir çok gerçek sanatçıyı canlı-kanlı bu sayede seyrettik, tanıştık.

78-79-80 yıllarında mezun olup doktor-mühendis-avukat-öğretmen, özellikle resim ve müzik öğretmeni çokluğu o nedenledir.

Bana göre,

Öğrenci lügatine giren “beklemeli” terminolojisini de Rıfat Sungurtekin kazandırdı dilimize sınıfta kalan öğrencilerin kaldım demek yerine, “çalışmayan aynı sizler gibi olduğu yerde beklesin” diyerek.

Milli Çözüm Dergisi, Kırıkkale temsilciliği açılıyor Milli Çözüm Dergisi, Kırıkkale temsilciliği açılıyor

Tüm bunları ve daha sayamayacağım nicelerini,

Adana´lı mesleğine aşık, tam anlamı ile gerçek bir öğretmen ve devlet adamı olan ve bir şerefsizin silahından çıkan kurşunlarla hayata gözlerini yuman rahmetli Rıfat Sungurtekin´in önderliği, hayali, ve onun bizleri gaza getirmesi ile başardık:

“Ön teker nereye basarsa arka teker oraya basar misali..”

Kıssadan hisse:

Yaklaşık altı ay önce, Kırıkkale´nin fiziki şartlarının iyileştirileceği, Kırıkkalelinin ise Avrupa standartları olmasa bile Türkiye ortalamasının üstünde olacak şekilde yaşam kalitesini artırılacağı sözünü vermişti seçilmişler.

O gün-bu gün oldu, ara sıra CHP´li Ahmet Önal´ı gördük meclis kürsü ve televizyonunda şehrimizin varlık nedeni MKE´nin iyilileştirilmesi ve eski şatafatlı günlerine geri dönmesi konusunun ele alınması noktasında, başkaca kimsecikler yoktu işsizlik, eğitim, sağlık sorunlarının yoğunluklu yaşandığı ve emeklisi bol şehrimin emeklisinin derdini dillendirecek…

Yani demem o ki:

Eyy vekiller!..

“Vazifemi yaparım maaşımı alırım” demek yerine, eğitimi üç-beş kabadayının insafına bırakılmış Kırıkkale lisesinin eğitim-öğretim ve fiziki şartlarında ki eksiklikleri kimseye sorup danışmadan tespit etmiş ve çözümü noktasında derhal harekete geçerek öldüğü güne kadar, bir okulda olması gerekenden çok daha fazla şeye sahip olmasını sağlamıştı Adanalı Rıfat Sungurtekin.

Allah için:

Dostlar alış-verişte görmeyecekse şayet, Hazirandan bu güne Kırıkkale ve Kırıkkalelinin hangi sorununa çözüm buldunuz ki, arkanızda danışmanınız, yanınızda gazeteciler olduğu halde, essahtan derdine çözüm olacakmışsınız gibi almışsınız karşınıza vatandaşı, sorununu dinler gibi yapıyorsunuz?

Böyle çalışma şekli olmayacağını düşünerek sormadan edemiyor insan:

O gün mü ciddi değildiniz Kırıkkale´nin var olan sorunlarını bildiğinizi söyleyerek,

Yoksa,

Bu gün derdiniz “ne” diye sorarak bizimle eğleniyor musunuz?