PAŞA ANNE!..

20  ayın üstüne bir hafta da cezalı yaptığım askerliğin,

 16´ncı ayında tatil amacı ile Erdek´de bulunan askeri dinlenme kampına gelen, zamanın Ege ordu komutanı Süreyya Yüksel´in eşi hanımefendiyi korumakla görevlendirildik Balıkesir merkez komutanlığından Duran çavuş başta olmak üzere 12 inzibat.

Nöbetlerin saat ve nerelerde tutulacağının dışında,

 Kimse  bize hanımefendi ile karşılaşmamız halinde nasıl ve ne şekilde davranacağımızı anlatmamış, belki de karşılaşma ihtimali olmadığı varsayılarak özellikle tekmil ve selam verme noktasında bilgilendirmemişti.

Nitekim,

Villa nöbetinde olduğum Üçüncü gün, ikindi üzeri hava kuvvetleri kampının gazinosundan çıkan  rahmetli Süreyya paşanın eşi hanımefendi başta olmak üzere, 13-14 tane diğer komutan eşleri ile birlikte bulunduğum noktaya doğru samimi şekilde sohbet ederek geldiklerini gördüm.

Dedim ya,

Kimse bilgilendirmemişti bizi, paşa eşine selam ve tekmil verilir mi, verilmez mi!..

İçimde iki Ahmet sürekli savaş halinde,

İlki verilir diyor,

İkincisi manyakmısın oğlum verilseydi acemi birliğinde tuvalet kapısına durdurup tekmil verdiren Bodrumlu Zeki çavuş sırf gıcıklık olsun diye kendini paşa karısı yerine kor, sabah akşam benden tekmil alırdı…

Verilirde ben vermezsem ceza almam mı!?

Askerlik yanarsa ya!..

Ne kaybederim!?

Bu haldeyken hanımlar altı adım kadar yaklaşmışlardı ki,

İçimde ki ilk Ahmet harekete geçip avazı çıktığı kadar bağırdı;

Kırıkkaleli öğrenciler İtalya’da eğitim aldı Kırıkkaleli öğrenciler İtalya’da eğitim aldı

-Birinci ordu, ikinci kolordu, yirmi altıncı tümen… (Bu arada, ben  Allah ne verdiyse bağıra çağıra tekmil okumaya başladığımda kadınların pirem pirem dağıldığını görünce okunmayacağını anladım, ama “yattı balık yan gider” misali sonuna kadar götürmeye karar verdim bu  tekmili!)

-Balıkesir ordonatım okulu Kızpınar merkez komutanlığı inzibat erlerinden Ahmet Yeşil Kırıkkale emir ve görüşlerine hazırım Paşa Anne!..

İlk şaşkınlığı atlatan kadınların başında bulunan Süreyya paşanın hanımı,

-kaç aylık askersin evladım, dedi

-altı aylık Paşa Anne! (acemi sansın diye)

-Allah iyiliğini versin evladım aklımızı başımızdan aldın, nasıl bağırmaktı o öyle!..

Tabi,

Yaptığım hatayı dalga geçerler diye kimseye anlatmadım ama bir hafta sonra merkeze döndüğümüzde albay Necati Arguç Erdek´e giden manga bir adım öne  çıksın dedi sabah içtimasında.

Çıktık!..

-Paşanın hanımına tekmil verip üstüne birde  rütbe takan asker hanginizsiniz evladım?

Hepimiz birbirimizin gözüne baktık ama benim elim yüzüm pancar gibi kıpkırmızı!..

İlhan başçavuş bir dakika komutanım isterseniz ben tahmin edeyim, dedi…

-kim?

-Ahmet Yeşil!..

Bir adım öne çıkıp kısa tekmili verdikten sonra “evet benim komutanım” dedim.

Albay ilhan başçavuşa dönerek nasıl anladın Ahmet Yeşil  olduğunu?

-rütbeli deseydi Duran çavuş derdim… ikisi de Kırıkkaleli komutanım bunların… kafaları şeytanlığa çalışmaz ama son derece pratiktirler. Kırdığı potu en güzel şekilde anca bu ikisi tamir edebilirdi gidenlerin içinde, nitekim etmişte. Sanırım hanımefendiye yıllar sonra unutamadığınız anınız ne diye sorsalar, eminim bu olayı anlatır!..

Herkes gülüştü tabi!..

Ki,

Süreyya paşa ilk duyduğunda hanımına takılmadan edememiş “paşa olmak için ben yıllarca uğraş verdim sen bir dakikada aynı rütbeyi takıverdin hanım” diye…

Kıssadan hisse:

Yıllarca emek ver,

Siyaset yap,

Polis dayağı ye,

Yazı yaz-kavga et,

Lakabın bile Komüniste çıksın, dostum-arkadaşım-yoldaşım-fikirdaşım-dediklerin rütbeni “uzatmalıya” indirsin!..

Ee!.. keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner… Ne demişti muharrem İnce?

Bu seçim beka değil, zeka ile ilgili olacak…

Doğru!..

Allah bize zeka verdiyse şayet, otuz bir mart akşamını bir nisan sabahına bağlayan gece  bizde hak edene hak ettiği rütbeyi takarız inşallah layığı ile emeksiz ve zahmetsiz!...

Zaman kısa, öğendere uzun, tarla kesekli!..

Görmek için inadına yaşamaya devam!..

Not: gelinlikçi Sedat Üçgül kardeşimi severdim, sevgim bir kat daha arttı…

Çünkü:

 il başkanı Onur Yüksel, ilçe başkanı Yücel Kızık ve uğruna bir çok kişi ile kötü olduğum, şimdilerde “halk da karşılığım var diye partiliye sırtını dönen” vekil Ahmet Önal´ın birlikte götürdüğü meclis üyeliği teklifine teşekkür edip, “sizin içerinizde çok değerli arkadaşlar var yıllarca emek sarf edip,  mücadele etmiş ve o kapıyı beklemiş… bence  onları düşünürseniz şık ve daha etik olur, ki, yakışanı da budur …

hem ben MHP´liyim, hem de oğlum  MHP de aktif siyaset yapıyor” deyip, götürülen teklifi reddettiği için (Sedat kardeşimin adı değil ama, duruşu gerçekten ONUR´lu ve gururlu olmuş.) sağ olsun…