İBNE MİSİNİZ?

 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam Dini ile bire bir örtüşen bir cümle kurdu. Aslında gerek “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen Fesli Kadir´i ziyaret etmesinden ve gerekse TOKİ´den “faizle” ev alabilirsiniz fetvalarından sonra Ali Erbaş´a güven ziyadesi ile düşmüştü. Güven azalması da normal, Allahü Teala´nın eşsiz, mucizevi dininde faiz haramdır. Zira bu Allah´ın İnsanlığa en büyük hediyesi olan Kur´an-ı Kerim´de defalarca kez zikredilmiştir. Sayın Diyanet İşleri Başkanının görevi Allah´ı, İslam´ı, Kur´an-ı Kerim´i ve Peygamber Efendimizi anlatmak, doğru tanıtmak ve temsil etmektir. Peygamber Efendimize sağlığında devletten veya bir idareden faizle ev almak caiz midir? Diye sorulsa vereceği cevap “Kesinlikle faiz haram kılınmıştır” olacaktı. E Sayın Erbaş bu dini temsil etmesine karşın faize caiz derse güvenimiz doğal olarak azalır.

Neyse konumuz bu değil. Konumuz Lutilik ve Eşcinsellik.

Sayın Ali Erbaş sembolik Cuma Namazında okuduğu hutbede “İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği ve Eşcinselliği lanetliyor!” ifadelerini kullandı.  Ali Erbaş´ın kullandığı cümleler Yüce Dinimiz İslam ile bire bir örtüşüyor. Lut Kavminin sapkınlığı ve Allah tarafından lanetlenişi Kutsal Kitabımızda defalarca kez neşredilmiştir. Örnek verecek olursak;

“Lut, kavmine dedi ki: 'Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı ´fahşayı´ (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, ´müsrif´(haddi aşan) bir kavimsiniz.'

Lut Kavmi´nin cevabı: 'Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, temiz kalmak isteyen insanlardır.' demekten başkası olmadı.

Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut´u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış? [ARAF(7)/80-84]”

Ayet-i Kerimeden de anlaşılacağı üzere Yaradan Lutiliği, sapkınlığı ve eşcinselliği haram kılmış ve lanetlemiştir. Ali Erbaş´ın kullandığı ifadeler tamamıyla İslam Dinine uygundur. Haddim değil, niyetim vaaz vermek, fetva vermek asla değil. Ancak her Müslüman gibi görevlerimden biri helali ve haramı ayırmaktır.

Sayın Erbaş´ın helal ile haramı ayırmaya davet eden hutbe konuşması elbette birçok kesimi rahatsız etti. Ancak benim anlamadığım Ankara Barosunun çıkışıydı!

Toplumsal birçok olaylara, terör olaylarına sessiz kalan Ankara Barosu Cuma Hutbesine karşı öylesine sert cümleler kurmuş ki adeta Müslüman Mahallelerde salyangoz satıcılığına başlamış.

Açıklamalarında diyorlar ki “…Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğumuz takvim yılında yaşamasına rağmen bundan 8-9 nesil önceki aynı zihniyet ve dogmatik sınırlara sahip olmak için…” süslü kelimeleri bir kenara bırakırsak, Ankara Barosu özetle Ali Erbaş´ın hutbesini 8-9 nesil öncekilerin düşünce yapısı ile aynı görüyor.

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan 1978 doğumlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 1982 yılında zorunlu hale getirildi. Yani Başkan okula başladığında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri zorunluydu, Hukuk Fakültesini kazanmış bir öğrenci olduğunu hesaba katarsak başarılı bir öğrenciydi dememizde bir sakınca yoktur sanırım. İyi de en basit Din dersi alan bir kişinin bile Kur´an-ı Kerim´in 610 yılında inmeye başladığını, Kur´an-ı Kerim´in 23 yılda tamamlandığını, evrensel olduğunu ve kıyamete kadar rehberlik yapacağını bilir. Yani değil 8-9 nesil öncesini, 1000 yıl önceki Dini Kurallar ile bugün ki Dini Kurallar arasında hiçbir farkın olmaması, din adamlarının aynı cümleleri kullanması gayet normaldir.

Başta sona falsolarla dolu olan Baro açıklamasında, Ali Erbaş´ı nefret ve kine teşvik edici olmak ile suçlarken, kendileri bizzat Dinimize karşı nefret ve kin tohumları atmışlardır. Yine açıklama da “… Ali Erbaş´ın deprem, LGBTQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda…” ifadeleri kullanılarak Diyanet İşleri başkanının görevden alınması gerektiği belirtilmiştir. Ne için? Büyük harflerle yazılan kelimeler için yani LGBTQ+ hakkında yaptığı açıklamalar için.

Nedir LGBTQ+? EŞCİNSELLİK! Eşcinselliği Dinimizin haram kıldığını yukarıda Ayet ile açıkladık gelin birde hukuk dalında bakalım. İbne ne demek? İbne, sözlüğe göre “edilgen eşcinsel erkek” demek. Hukukta da ibne kelimesi, hakaretler içerisinde yer alır. Yani ben şimdi çıkıp Ankara Barosunda bu açıklamayı yayınlayanlar, yazanlar İbnedir desem, bana hakaret davası açabiliyorlar. Üstüne birde beni hakaret ettiğim için cezalandırabiliyorlar. Hatta ben Ankara Barosu Başkanına ibne desem, oda karşılığında beni vurup öldürse mahkemede ağır tahrik indirimlerinden faydalanabiliyor. Peki, ne için? İbne dediğim için! Hani Ankara Barosu ibneliğin kötü bir şey olmadığını söylüyordu! Eğer ben size ibne diyorum ve zorunuza gitmiyorsa, siz ibnesinizdir! İbne misiniz? Diye sorunca zorunuza gidiyorsa ibne değilsinizdir. Zorunuza gidiyorsa ibnelik kötü bir şeydir ve Ali Erbaş haklıdır. Yok zorunuza gitmiyorsa açıklamayı Ankara Barosu adına değil LGBT dernekleri başkanı, yöneticisi, üyesi sıfatı ile yapmanız gerekir ki koskoca Ankara Barosunu töhmet altında bırakmamış olursunuz!

Ankara Barosu açıklamasının son kısmında Kutsal Dinimizi, kadınları yakmakla suçlama cüretini göstermiştir. “… Halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda “cadı” diye kadınları yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır...” ifadeleri ile Ankara Barosu dinimizi kadın düşmanı bir inanca benzetmiştir. Bre gafiller, bre cahiller Kutsal Dinimizin hoş görü dini olduğunu bilmez misiniz? En büyük insan hakları savunucu olduğundan bihaber misiniz? İnsan eşitliğini savunan en eski kitabın Kur´an-ı Kerim olduğundan haberiniz yok mu? “Cennet, Anaların ayakları altındadır” hadisinden yola çıkıp, İslam´ın kadınları kutsal gördüğünü bulamaz mısınız? Yoksa siz cidden salyangozcu musunuz?