Konferans verildi

Kışlakçı, moderatörlüğünü Ayhan Oğan`ın yaptığı Milli Türk Talebe Birliği Kırıkkale Şubesi tarafından Kırıkkale Üniversitesi Yahya Kemal Salonu`nda düzenlenen, 'Ortadoğu`da Neler Oluyor?' konulu konferansta yaptığı konuşmada, 2010 yılında ikinci intifadanın ardından ve 2003`de Irak işgalinden sonra Ortadoğu coğrafyasında halkların sokaklara çıkmaya başladığını söyledi. Suriye, Mısır ve Tunus`ta, her yerde gösteri yasağının bulunduğunu ifade eden Kışlakçı, şöyle konuştu:

İktidar savaşları

'Kimse sokaklara çıkamıyordu fakat ikinci intifada ve Irak işgalinden sonra insanlar sokaklara çıktı. İnsanlar, Mısır, Tunus ve Suriye`de sokaklara çıkınca rejimler bunlara fazla müdahale etmedi, yavaş yavaş gösteriler başladı. Hatta 2005 yılında Libya`da gösteri olmuştu. Bu gösterilerde Kaddafi, 200 kişiyi katletti. 2008`de hem Tunus`ta hem de Mısır`da olan gösteri sayısı 500. İşçiler, memurlar ile sendikalar sokaktaydı. Mübarek o dönemde söz verdi, `ey halkım demokrasiye geçeceğiz ve uygulayacağız` dedi. 2010 yılına kadar uygulanmadı. Tunus`ta bir genç kendini Yakınca Ortadoğu`da bütün rejimler patır, patır dökülmeye başladı. Öncesi vardı. Şimdi halklar iktidara gelmeye çalışıyor, tekrar yönetimi ele geçirmeye çalışıyor.'

Özgürlük sarhoşluğu

Eski rejimlerin şu anda Dubai`de kümelenmiş durumda olduğunu belirten Kışlakçı, 'Dubai`den karşı devrim girişimlerinde bulunuyorlar. Arap coğrafyasında bir genç, halkı, toplumu için kendini yaktı, Arap dünyasında diktatörler kendi aile iktidarları için bir toplumu bir ülkeyi yerle bir ediyor. Bu coğrafyada özgürlük sarhoşluğu var. Bu Fransız devrimi sonrasında Avrupa`da da yaşanmıştı, 10 yıl sürebilir bu, bu bir fetret dönemi fakat 10 yıl sonra bu coğrafya daha iyi dönemlere gelecektir. Fakat kendi sosyolojisi ve felsefesini üretmesi gerekiyor' diye konuştu.

Gerilim merkezi

Avukat Mehmet Ucum ise Ortadoğu`nun 21. yüzyıla girerken halen disiplin toplumunun siyasal düzeyinde ve baskıcı, dışlayıcı, zalim bir devlet pratiğini yaşadığını bildirdi. Yeni sömürgecilik ilişkilerinin daha sonra biçim değiştirdiğini, sermaye hareketlerinin çok farklılaştığını, sermaye hareketleri arasında çatışmalar çıkmaya başladığını anlatan Ucum, 'Ortadoğu gelir merkezi olarak varlığını devam ettiriyor. Niye? çünkü Ortadoğu`nun gerilim merkezi olması özellikle savaş sermayesi bakımından, hareket alanı bakımından kendini devam ettirebilmek bakımından son derece önemliydi. Ama farklı sermaye hareketleri de devreye giriyor' dedi.

Geleceğin aklı…

Ortadoğu`daki gerilimin çıkar siyasetinin en önemli pratiklerinin yaşandığı bölge olmasından kaynaklandığını dile getiren Ucum, şöyle devam etti: 'Avrupa ya da ABD, Mısır`da darbe olduğunda darbe diyebildi mi? Uzunca bir süre diyemedi. Niye diyemiyor? Aslında değerler üzerinden siyaset yapılsa, değerler üzerinden politikalar üretilse, insan hak ve özgürlükleri temel referanslar ve değerler olsa herkesin bunu darbe olarak nitelendirmesi gerekir. Diyememesinin nedeni çıkar esaslı siyaset yüzünden. Ortadoğu`daki meselelere bakıldığında esas itibariyle uluslararası güç dengeleri, uluslararası sermaye hareketleri arasında güçlü olan devletlerin pozisyonu, Birleşmiş Milletlerin, Güvenlik Konseyi`nin yapısı bütün bunlarla birlikte Ortadoğu`daki mevcut durumun korunması demek. Şu andaki mevcut statükonun korunması ile eş anlamda. Eğer Ortadoğu değişirse, Birleşmiş Milletlerin yapısı da değişir. Bu kadar net. Geleceğin aklı doğudan yükselecek, bunun merkezi de Ortadoğu olacak.' Konferas, öğrencilerin konuşmacılara sorduğu sorularla devam etti.