FISILTIYA SES!..

Önce, bir tespit yapalım makaleye başlamadan!..

“doğru insanların doğrularının yanlış insanlar tarafından suiistimal edildiğinin halka ve ilgililere anlatılması” yerel gazetelerin birincil vazifesidir.

Karanlığa ışık tutmak

Ve

Fısıltıya ses vermek ise, yerel gazetecinin görevi…

Ne yazdığını bilen biri olarak Perşembe günü çıkan makalemin “not” bölümün de il özel idaresinde bir takım seçilmişlerin beyt-ül malı babasının malı gibi kullandığının Hüseyin Kahya parkında fısıldaşıldığından bahisle ilgili ve yetkilileri uyarmaya çalışmıştım…

Çünkü biliyorum:

Devlet organizasyonunun en tepesinde olan atanmışların halk arasına karışarak yaptığı hizmetin vatandaşa yansımasını öğrenmeye çalışma durumu, “ Kızına dünür olmuş damadın, huyunu suyunu konu-komşudan öğrenmeye çalışan babanın durumu” gibidir.

Kime sorsa,

Kötü demez!..

Bilir,

Ama söylemez kumarbazlığını,

İçkiciliğini,

Serpuşluğunu,

Serkeşliğini damadın…

O nedenledir kız verilip iş işten geçtikten sonra aileler arası kavgaların-cinayetlerin yaşanması.

Kısadan hisse:

 Seçilmişlerin (il yada belediye meclisleri) devlet olanaklarını kullanırken gereken azami hassasiyeti gösterip göstermediği,

Ayrılan kaynağı doğru kullanıp, amacına uygun harcayıp harcamadığı,

Ve

Bunun vatandaşa olumlu yada olumsuz yansımasının hangi boyutta taşındığının denetlemesi atanmışların,

Yani,

İtaa amirlerinin,

Daha da yanisi, “valilik” makamının uhdesi ve yetkisindedir.  

Daha da Türkçesini söylemek gerekirse Perşembe günü benim yazmaya çalıştığım:

Uygulaması,

Üretkenliği,

Çalışkanlığı,

Doğallığı,

 Tevazuuğu  ve beyt-ül mal´ın korunup kollanması noktasında Kırıkkale yaşayanının takdirine şayan, nerdeyse tüm basın camiasının yakından takip edip övgülere mazhar ettiği Vali Yunus Sezer´in   yetki ve uhdesindedir.

Her yere yetişmesi mümkün değildir elbet sayın Valinin.

Her fısıltıyı duyması,

Her işten haberdar olması,

Herkese her şeyi sorup, sorduğu herkesten en doğru cevabı alması beklenemez…

Özellikle,

Fısıltıyı seven ve Türkiye ortalamasının bir tık altında yaşam süren “park” ahalisinden sorsa bile doğru cevap alamayacağı gün gibi aşikardır…

Hal böyleyken,

Geldiği günden beri gecesini gündüze katan sayın vali ve ekibinin seçildiği yeri babasının malı sanıp beyt-ül malı sorumsuzca özel işlerinde harcayıp kullananların varlığını ve yaşanıldığı iddia edilen şeylerin uğultu halinde fısıldaşıldığını yerel gazeteler ve gazeteciler olmasa nasıl ve kimden öğrenecek,

Veya

Öğrenebilecek mi?!

Ben karanlığa ışık tutup,

Fısıltıya ses oldum sadece Perşembe günkü makalemle…