“bilmişlik” adına dilimizle oynandığına şahit oldukça.

Taş çatlaya,

 300 kelime ile tüketiyoruz on bin kelimelik Türkçeye sahipken günlük yaşamı,

Ama

Konuşma ve onu destekleyen davranışlarımızla  bu dünyanın tüm dillerinin tek hakimiymişiz gibi yansıtıyoruz kendimizi etrafa…

Fazla ve eş anlamlı kelime kullanmak,

Kullanılan kelimeye aynı dili konuşan insanlarla aynı anlamı yüklemek,

Çok okuma ile mümkünken,

Tüik verilerine göre ortalama yurdum insanı ancak toru topu “on” yılda bir kitap okuyor yada okuyabiliyor…

Ve

Buna rağmen canım Türkçeye ayak üstü “dokuz” takla attırıp,

Hatta bölüp parçalayıp başka anlamlar çıkarabiliyor.

Mesela;

 Dereotu bir bitkinin özel ismi.

Dere ve ot diye ikiye bölerseniz kelimeyi,

Özel ismi olan ve genelde salata malzemesi olarak kullanılan “Dereotunu” tarif etmiş olmuyorsunuz, bilakis, dereotunu Şeracesinden çıkarıp bambaşka bir anlam yüklüyorsunuz.

Veya

Erdoğan dediğinizde arkadaşınıza, “Er´in yeni doğmuşuna, İlknur  diye hitap ettiğiniz de ise Nur´un ilkine seslenmiş olmadığınız gibi.

Fedakar:

Kendini yada önemli bir şeyini feda etmekten kaçınmayan, özverili demek.

Feda:

Kırıkkale’nin genç sporcuları keşfediliyor! Kırıkkale’nin genç sporcuları keşfediliyor!

Bir amaç yolunda bir değer yada varlıktan vazgeçme…

Kar ise:

 İş-güç-amel-fiil-temettü,

Ve

Herhangi bir ticaret eyleminde maliyet ile satış arasındaki farkın satış yapan lehine kazanç olması demek.

Özveri:

Bir ülkü, bir erek uğruna yada gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi yararlarından vazgeçme erdemi.

Birleşik sıfat olup, esirgemez, “fedakar” demek.

Öz.

Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, kendi.

Bir şeyin ana öğesi demek.

Veri:

Bir araştırmada, bir tartışmada, bir akıl yürütmede sonuca ulaşabilmek için gereken ilk bilgi.

Bir sanat yada yazın yapıtına temel olan ana ilkeler demek.

Bu örnekler niye?

Arka masada oturan beş hanımefendinin çocuk yetiştirmede ebeveynlerin yüklenmesi gereken misyonu tarif etmeleri nedeniyle…

Kulak misafiriyim!..

Fedakar olmamalıymış anne ve babalar sesi en gür çıkan hanımefendiye göre…

Çünkü,

Feda bir yana sonunda “kar” olduğu için ortada bir alış-veriş söz konusu olurmuş, ki, ebeveyn çocuk ilişkisinde gelecek günler çocuk aleyhine kabusa dönüşecek sonuçlar doğurabilirmiş, dolayısı ile anne ve baba olacaksa ille de “hem öz olmalı, hem de verili” olmalıymış ve doğru terim buymuş, Özverili!..

!!!!!!!!!!!!

Düşünmeden edemiyor insan!..

Feda´nın sonundan bile “kar” üretebilen, kafası kazanç ve ütmeye programlanmış topluluklarla  et-tırnak gibi, bir bütün, bir millet, tek yürek tek bilek olunabilir mi?

İnsandan geçtim, kelimeleri dahi bölerek alakasız anlamlar yükleyen vatandaşların kendinden olmayanları bölüp parçalamalarının önüne kim geçebilir bu saatten sonra?