ELİN GAVURU!..

Şükürler olsun internet var…

İyi ki var,

Hep olsun inşallah hayatımızda!.

Her türlü inancın cüzdana girdiği,

Kalemlerin pazara çıktığı,

Ahlakın çöküp,

Adaletin güçlü lehine tecelli ettiği günümüzde,

Ya olmasaydı!..

Olmasaydı, nerden bilecektik AKP´li Güngören belediyesine metresi bir lira olan hortumun 75 liraya  alındığını.

Olmasaydı:

10 binlerce insanın hayalden Bursa´ya,

Konya´ya,

Urfa´ya taşındığını,

Olmayan sanatçıya konser verdirilip,

Olanına yarım saatlik program için eski para ile bir trilyon iki yüz elli milyon ödendiğini, nerden bilecektik?

Olmasaydı mesela:

Kırıkkale’de küçük çocuk kayboldu! Kırıkkale’de küçük çocuk kayboldu!

Yandaş medyanın satılması halinde “şeker hastalığının” yok olacağı müjdesi verdiği şeker fabrikalarının, üretilen pancarı almadığını,

Köylünün,

 Aniden bastıran kar ve tufanın altında kalan ürünlerinin başında ağıtlar yaktığını,

Buna karşın şeker fabrikalarının satılmasına alkış tutan aziz milletimin desteklediği hükümetimizin Amerika´dan şeker ithal ettiğini bilmemiz mümkün müydü?

Mümkün müydü,

Taşların bağlandığı, köpeklerin salındığı ülkemizde,

Yolsuzluğu hırsızlığı, haksızlığı, yetim malına çöküntüyü, ortaya çıkaranın sürüldüğü yada osuruktan isnat edilen suçlarla ceza evine tıkıldığını bilmemiz?

Yol yaptı, yol yaptı!..

Haa bu arada, bir de köprü yaptı diyenlerin,

“ekonomi iyi olmasa herkesin altında son model araba olur mu” şeklinde ünleyenlerin,

Bir  hırka, bir tapan ekmek Müslümanlığından,

Sosyete imamlığına evrilenlerin,

Ev aldım,

Kat aldım,

Yazlılığım var,

Beş yıldızlı otellerde tatil,

Tatillerde arzım var babından övünenlerin,

Şimdilerde  hız limitini aştığında katmerlisinden ceza yediklerini, geçmediği köprüden geçmiş muamelesi gördüklerini, evi-barkı icraya kaptırıp kış günü ısınmak için Rus gazı yerine ineğin bokuna muhtaç olanların feveranlarını duymamız mümkün müydü?

Elin bebesinin sırtından delikanlılık taslayanların,

Dizi Ertuğrul´dan sonra yalın kılıç sokağa fırlayanların,

İbiği dantelli kefenle  “reyiz bizi Afrin´e götür” diyenlerin,

Bastırıp parayı  banka şubesinde askerlik yaptığını öğrenmemiz mümkün müydü?

Açlıktan ilk akşamdan yatanı,

Çöpten ekmek toplayanı,

Duru suya taş koyup çorba niyetine kaynatanı,

Boğaz tokluğuna kölelik yapanı hangi gazete yazar, hangi televizyon gösterirdi?

Parayı güç sananların,

Gücü Kabe yapanların,

Kabe´si oval olup,

Takva sahibi gibi fetva verenlerin,

 Canımıza, malımıza, ırzımıza oğlumuza-kızımıza tebelleş olan namussuzlar olduğunu anlamamız:

Bir tebessüm,  iyi bir söz, bir beğeni, bir tek kelam ile sıkıntıların kaybolduğunu,

Düşküne kol kanat gerip  İhtiyaç gidermenin insanlığın erdeminden olduğunu,

Gökte sanılan tanrının kalp de, şeytanın ise bizatihi insanın kendi olduğunu nerden ve nasıl öğrenecek ve bilecektik?

Demem o ki,

İyi ki var,

İyi ki icat etti elin gavuru,

İyi ki kullanıyoruz interneti…