DİSK VE ONA BAĞLI!..
İlk defa,
5.20 Man kamyonun kasasına kurulan sahne de yer almıştım,
Devlet ile anlaşma sağlayamayan Mersin liman işçilerini beklerken Gölbaşı´nın çıkışında.
Nota yok,
Akort yok,
Uyum yok,
Düzen yok,
Söylüyor da söylüyorum avazım çıktığı kadar;
Zülfü´den,
Ruhi´den,
Mahsuni Şerif´den… (Ahmet Kaya henüz yoktu 1979´da)
Saatler sonra ufukta göründü kafilenin ucu…
Elimde megafon olduğu halde kalabalığın çıkardığı uğultudan boğulduğunu hissediyorum sesimin…
Ve
Büyükler sahne de!..
Sınıftan,
Mücadele den,
Kavga dan,
Dava dan,
Ekmekten-aştan,
İnsanca yaşamdan bahsettiler…
İşçiler için sonrasını hatırlamıyorum ama 17 yaşında olmama rağmen üç gün yattığım yerden kalkamadığımı, kırk gün ses tellerimde oluşan bozukluktan konuşamadığımı çok iyi biliyorum…
Ağa oğluna düğün yapıyormuş da,
Gece-gündüz kırk gün süren eğlencenin sonunda anasından emdiği süt burnundan gelen zurnacı;
Ağam;
-ne yatırdın, ne dinlendirdin,
Gece demedin gündüz demedin,
Geleni getir dedin getirdik,
Gideni götür dedin götürdük…
Zurnacı değil sanki, kalbur ile su taşıyan “saka” yaptın bizi düğününe…
Kurban olayım şu gelinin yüzünü bir göster, İn midir Cin midir insan siluetinde perimidir yoksa Kaf dağının ardındaki Anka mıdır bir bakalım yüzüne, necedir hali!.. demiş de,
Açılan duvağın altından gördüğü sıfata bakarak,
“vah sana çaldığım havalara” diye ünlemiş ya hani;
O misal;
Adalet rafa kalkarken,
İşletmeler kapanır,
İşçi-emekçi hakları budanır,
Her şey patronun iki dudağının arasına verilirken susup,
Ve
Yıllardır başta AKP´nin elinde bulunan belediyeler olmak üzere sağ tandanslı diğerlerinde örgütlenme teşebbüsünde bulunmazken DİSK, (sözüm ona devrimci işçi sendikaları konfederasyonu) yüzde kırk beş zam artışını küçümseyerek GREV´e gitmesini CHP´li belediyelerde,
Hem de,
Pandemi döneminde insan sağlığını hiçe sayarak, “vah ki vah dedirtti bana, vah sana çaldığım havalara, verdiğim emeklere” dedirtti.
Ve
Yok hükmündedir bundan sonra benim için DİSK ve ona bağlı samimiyetsiz, iki yüzlü, sıfatsız sendikalar…
