SHP il başkan yardımcısıyım,

Şu an AKP de siyasi yaşamına devam eden Yaşar Yılmaz´da birinci sıra milletvekili adayımız o tarihte.

Gönlümüzden geçen 2. Sıradaki Sahir Koçak olsa da,

Birinci sıra adayı Yaşar bey olduğundan tüm programları ona göre yapıyor, onun istek ve tercihleri noktasında toplantı düzenliyor, konuşmaları da ona göre ayarlıyoruz!..

Daha doğrusu ayarlamaya çalışıyoruz.

Ve

Nihayet vakit geldi,

Sahaya indik parti olarak.

İndik ama birde ne görelim:

İl başkanı başta olmak üzere resmi olarak tüm organizasyonu üstlenecek parti yöneticileri yokmuşçasına seçim komite başkanlığı adı altında Keskin nüfusuna kayıtlı hısım-akraba- eş-dost, arkadaş kim varsa toplanmış, her işe birisi görevlendirilmiş, tüm konuşma,  program ve organizasyon işleri bu insanlar tarafından hazırlanıp, hayata geçirilme aşamasına getirilmiş.

Yapılan, adayın doğrusu olsa da bizler için onur kırıcı bir şeydi ancak, seçmene “ikilik görüntüsü vermemek” adına  ve ayıp olmasın babından birkaç ev toplantısına katıldık tüm yöneticiler olarak. Ve buralarda bekledik ki, gerek aday, gerekse konuşmayı üstlenmiş komite üyeleri, partinin programını anlatsın, işsizlere iş, evsizlere ev, sıkıntısı olana güzel gelecek vaat etsin, umutsuzların umudu olsun…

Sevim Ana’dan Kırıkkalegücü futbolcularına tatlılı motivasyon Sevim Ana’dan Kırıkkalegücü futbolcularına tatlılı motivasyon

 Ama gördük ki,

O  her seferinde kendini bekleyen kalabalıktan gözünün ısırdığına, “ hemşerim sen nerelisin? Keskin li!.. neresinden? Ceceli… iyi iyi!.. hemşerim ya sen? Olunlu´lu!.. Peki sen, Cabat´lı, arkadaki arkadaş sen? Cerit Kaleli!.. yav desenize hepimiz biriz, hepimiz aynıyız getirin bakalım çayları burada fazla oyalanmaya gerek yok nasıl olsa siz bizdensiniz, nasıl olsa garantisiniz!..” dedi.

Seçime haftalar kala birde dedikodu çıktı ki evlere şenlik,

“Ben garantiyim, siz diğer partideki hemşerimizi kurtarın!”

El sonuç!..

Seçilmesi garanti gibi olan Yaşar Yılmaz gitti gider hala… ama vekilliğe değil, AKP´ye!..

İYİ parti birinci sıra adayı Bülent Altınışık olmalımıydı!..?

Emin değilim!..

Koray Aydın ile olan samimi dostluğu şahsını buralara taşımış olabilir, ki öyle, ama hiçbir şey “kesin” değildir siyasette, herkes de çantada keklik değil!..

Kıssadan hisse,

Ve

Teşbihte hata olmaz misali, tıpkı Nasrettin Hoca´nın testiyi saka´nın eline vermeden vurduğu tokat gibi sayın Bülen Altınışık´ı birilerinin seçim akşamı damdan düşenin akıbetine uğramaması için uyarması gerektiğine inanıyorum.

Öncelikle,

Keskin´e belediye başkan adayı değil zat-ı ali, bu seçim de belediye seçimi değil zaten.

Ekip çalışması olmazsa,

Başka insanların bilgilerinden faydalanılmazsa,

Kemal Sunal´ın Şark Bülbülü filminde olduğu gibi hep “ben ben ee ben” derse aday, akıbeti Yaşar Yılmazdan farklı olmaz.

Kırıkkale seçmenine vekil olmak istiyorsa şayet Bülent bey, Keskinlilerden başka insanlarında partiye gönül verdiğini unutmamalı…

Öncü olmalı, ufuk açmalı,

Yanı başında olanların şevkini kırmamalı…

Bir değil,

İki değil,

Beş hiç değil,

Bin kere de seçime girse  kişi,

Girdiği her seçimde muhakkak acemilikler yapacak,

Bir tarafı düzelteyim derken başka bir tarafı yıkacak yada kırılmasına neden olacak…

Normaldir!..

Ama galiz hatalarda ısrar etmek yerine, gönül almasını da bilecek.

Yoksa!..

Aynı yoldan gidip farklı bir noktaya ulaşanı ne kimse gördü, nede işitti şu ana kadar.