AZ BİRAZ DA BEN!..

Köylü ağlıyor üretemiyoruz,

Üretsek satamıyoruz,

Satsak kazanamıyoruz diye…

İşçi ha keza!..

Esnaf berbat,

Emekli perişan…

Öğrencisi,

Öğretmeni,

Atananı-atanamayanı memurun,

Yaşa takılanı, takılmayanı çalışanın,

Umudu olan,

Hayal kurup hayalin peşinde koşan kim varsa koca ülke de,

Koro halinde ağlıyor şu anda;

Öldük-bittik-mahvolduk!..

Bence boşa ağlıyorlar!..

Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur misali,

Liyakat sisteminin kaldırılıp particiliğe döndürüldüğü gün yönetim biçiminin,

 Yani,

işe girme ve iş içerisin de yapılan atamaların sadece parti çıkarı gözetenlerden tercih edilmesi, imza  ve yetki sahibi yapılması onların, bu sonucu vereceği gün gibi aşikardı,

Ve

Öyle oldu!..

Ve

Bunu bu gün ağlayan-ağlaşan millet ve katmanları istedi, hem de her duyduğunu, gördüğünü alkışlayarak.

Netice de,

Seçtikleri de onların isteğine cevaz verdi hiçbir şeyi saklamadan, ayan-beyan, göz göre göre,

Ve

El sonuç!..

Hikaye bu ya!..

Köyün birinde 1.89´luk kız, 1.50´lik delikanlı tarafından iğfal edildiği savı ile mahkemeye müracaat eder. Açılan dava sürecinde mahiyeti ile birlikte tatbikat amaçlı olay yerine intikal eden mahkeme başkanı, “anlat bakalım kızım olay nasıl oldu” der…

-efendim ben şurada duruyordum, bu adam arkamdan geldi ve bana tecavüz etti!..

Geç bakalım oğlum arkasına der hakim, oğlan geçer…

-Kızım aranızda nerdeyse bir metre mesafe var nasıl olur böyle bir tecavüz?

-efendim şuradaki pirketi getirip üstüne çıkmıştı!.. 

Pirketi getirip oğlanı üstüne çıkarırlar ama yine yarım metre fark var!..

Ee kizim olmadı!..

-Onun üstüne taş da koymuştu hakim amca!..

-Koyun bakalım taşı!..

-E kızım yine olmadı bak en az otuz santim daha var arada!..

-Az biraz da ben eğildiydim ki hakim amca!..

O misal!..

18 yıldır AKP iktidarları milletin çoğunluğunun istemediği hiçbir şeyi yapmadı ağlaşanlara,

Nokta!..

 

 

,